FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 23 Haziran 2020 1103 Görüntüleme

MUSTAFA KEMAL YILMAZ’LA SÖYLEŞİ

Söyleşi: MEHMET GÜRBÜZ

Kitap çevirisi, yazın dünyasında çok önemli bir yere sahip. Bilgi, donanım, araştırma ve entelektüel bir düzey gerektiren ve neredeyse yazar kadar önemli bir dalda çalışmaları bulunan Mutlu hemşerimiz Mustafa Kemal Yılmaz; Rusça’dan yaptığı çevirilerle kendisine haklı ve önemli bir yer edinmiş ve yazın dünyasında tanınan bir hemşerimiz. 1980 Mut doğumlu hemşerimiz Mustafa Kemal Yılmaz, ülkemizin önde gelen yayınevleriyle, yayıncılarıyla çalışmış. Yılmaz, bugüne dek Lev Tolstoy, İvan Turgenyev, Arkadi Averçenko, Mihail Bulgakov, Rodyon Beryozov ve Viktor Pelevin gibi Rus ve Dünya Edebiyatına yön veren ve tanınan Rus yazarların roman ve öykülerinin çevirilerini yapmış. Ayrıca, Nazım Hikmet ve Aziz Nesin’in Sovyetler Birliği’nde Rusça basılmış, ancak Türkiye’de bilinmeyen yazılarından yaptığı çevirileri de yayımlanmış.
Yazın dünyasında haklı gururumuz olan, göğsümüzü kabartan, Mut’umuzun değerlerinden Mustafa Kemal Yılmaz’la, gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Mehmet Gürbüz’ün okurlarımız için yaptığı söyleşiyi yayınlıyoruz.

Mehmet GÜRBÜZ: Merhaba Mustafa Kemal Bey. Son okuduğum İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkan Bulgakov’un Köpek Kalbi adlı bir kitapta sizden haberdar oldum. Benim için hoş bir sürpriz oldu. Mutlu bir çevirmen hemşerimizin olduğunu öğrenmiş oldum. Hem sizle tanışmak, hem de gazetemiz için bir söyleşi yapmak istedim. Söyleşi isteğimizi kabul ettiğiniz için de çok teşekkür ederim.
Öncelikle okurlarımız için kendinizi tanıtır mısınız?

Mustafa Kemal YILMAZ: 1980 yılında Mut’ta doğdum. Ailem Kravga-Esenköy’lü. Bilgisayar mezunuyum, ama edebiyat her zaman daha çok ilgimi çekmiştir. Bu nedenle yüksek lisans ve doktoramı bu dalda yaptım.

M.G.: Bildiğim kadarıyla yazın dünyasında kitap çevirisi çok önemli bir konu. Neredeyse yazar kadar önemli bir konu olduğunu düşünüyorum. Bilgi, donanım, araştırma ve entelektüel bir düzey gerektiriyor sanırım. Ayrıca kitaptaki ülkenin veya yerin tarihini, kültürünü, geleneklerini bilmek gerekiyor. Bir çok okur ve kitap eleştirmeni için de kitap çevirisi yapan kişi tercih sebebi olabiliyor, diye biliyorum. Bu konuda neler söylersiniz, yazın dünyasında kitap çevirisinin önemi ve yeri nedir? Yabancı dili çok iyi olan herkes kitap çevirisi yapabilir mi? İyi bir kitap çevirmeni nasıl olmalı?

M.K.Y.: Çalışma hayatı herkes için koşuşturmaca demek. Hepimizin her zaman acelesi var, yetiştirecek işleri var. Çeviri dünyası da böyle. Bir çevirmen de bir an evvel elindeki işi bitirip bir sonrakine geçmeye bakar. Genellikle de sorunlar tam bu noktada başlar. Pek çok çeviri probleminin acelecilikten kaynaklandığını düşünüyorum. O yüzden iyi bir çevirmen bu dengeyi iyi gözetmeli ve aceleci davranmaktan kaçınmalı.

M.G.: Edindiğim bilgilere göre, ülkemizin önde gelen önemli yayınevleriyle, yayıncılarıyla çalışıyorsunuz. Kitap çevirisi yapmaya ne zaman başladınız? Şu ana kadar kaç kitap çevirisi yaptınız?

M.K.Y.: 2008 yılından bu yana profesyonel olarak çeviriyle uğraşıyorum. Dokuz çevirim kitaplaştı, bittiği halde yayın sırasını bekleyen birkaç çevirim daha var, sözleşmesini imzaladığım, ama henüz bitmemiş çeviriler var.

M.G.: Yeni bir kitabın çeviri sürecini anlatır mısınız, çeviri yolculuğuna nasıl hazırlanıyorsunuz? Bir kitabın çevirisi yaklaşık kaç gün sürüyor? Şu anda üzerinde çalıştığınız bir kitap çevirisi var mı?

M.K.Y.: Pek çok etkene bağlı bu. Kitabın büyüklüğü, dilin karmaşıklığı, o sırada başka bir işle meşgul olup olmamam, gibi. Bugüne kadar en kısa 15 günde kitap çıkardım. En uzun süren ise 2 yılımı aldı.
Şimdilerde Çehov’un iki anlatısını çeviriyorum.

M.G.: Sizden haberdar olmamı sağlayan, şu anda okumakta olduğum Mihail Bulgakov’un Köpek Kalbi adlı kitabı hakkında neler söylemek istersiniz?

M.K.Y.: Hep çevirmeyi hayal ettiğim bir anlatıydı Köpek Kalbi. Rusya’da çok özeldir, çok geniş bir hayran kitlesi vardır ve “En sevdiğiniz roman hangisidir?” gibi anketlerde hep ilk sıralarda yer alır. Kitabın çevirisini Moskova’da yaşadığım dönemde yapmıştım. Olayların geçtiği sokaklarda yürüme, o mekanları bizzat görme şansım oldu. Her şeyiyle çok keyifli bir işti. En çok basılan çevirim oldu aynı zamanda. Kitap bugüne dek 13 baskı yaptı.

M.G.: Rusça’dan çeviri yapıyorsunuz. Tolstoy, Turgenyev gibi Dünya ve Rus Edebiyatının önde gelen, en önemli yazarlarının kitaplarını çeviriyorsunuz. Dünyada Rus Edebiyatının yeri konusunda neler söylemek istersiniz? Çevirdiğiniz kitaplar arasında sizi en çok etkileyen yazar ve en çok etkilendiğiniz kitap hangisi oldu?

M.K.Y.: Türkiye’de farklı kesimlerden, farklı kuşaklardan ve şehirlerden insanları birbirine bağlayan, kalplerini birlikte attıran sanat dalı müziktir, türkülerdir. “Yiğit muhtaç olmuş…” diye başlasam, Türkiye’de sokakta kimi çevirirseniz çevirin, “…kuru soğana” diye devam edecektir, çünkü o türküyü çok iyi bilir. Rusya’da ise insanları bu denli sıkı sıkıya birbirine bağlayan sanat dalı edebiyattır. Öyle romanlar, öyle şiirleri, öyle çocuk hikayeleri vardır ki, Yuri Gagarin de okumuştur, Gari Kasparov da, Vladimir Putin de, Antalya’da karşınıza çıkacak herhangi bir Rus turist de. Bu muazzam bir şey. Dünya da bu muazzamlığın farkında olsa gerek ki Rus edebiyatının yeri bütün ülkelerden okurlar için çok başka.

M.G.: Rusça’ya ilginiz nereden kaynaklandı? Ayrıca başka bir dil diliyor musunuz?

M.K.Y.: Rusçaya merakım üniversite yıllarında başladı. Edebiyat sevgimden ötürü merak duydum bu dile. Ama dil öğrenmeye hep meraklıydım. İngilizce de biliyorum. Onu da Mezitli’deki okulumuzda, İçel-Mersin Anadolu Lisesi’nde öğrenmiştim.

M.G.: Şiirli hikayeler ve çocuk edebiyatıyla da ilgilendiğinizi ve bu konuda çalışmalarınız olduğunu öğrendim. Bu konuda neler söylersiniz? Bunlarla ilgili ne gibi çalışmalarınız var?

M.K.Y.: 2013’te baba oldum. Eşim Rus. Kızımızı büyütürken ona sürekli Rusça şiirli hikayeler okudu. Küçücük bir çocuğun şiirli anlatılara verdiği olumlu tepki beni çok şaşırtmıştı. Bizde şiire daha çok ya romantizm için başvurulur, ya da hamaset için. Ama bu sanat dalı çok daha fazlasına sahip. Özellikle de çocuklar için. Ben de bu düşünceden hareketle 5 yıldır çocuklar için şiirli hikayeler yazıyorum. Bir çalışmam Mart ayında kitaplaştı. Yıl bitmeden iki kitabım daha basılacak.

M.G.: Eşinizin de Rus olduğunu öğrendik, eşinizle nasıl ve nerede tanıştınız? Yaptığınız çevirilerde kendisinin de yardımı oluyor mu size?

M.K.Y.: Moskova’da yüksek lisans yıllarında tanışmıştık. O da meraklı edebiyata. Birlikte okumayı, tartışmayı çok seviyoruz. Rus kültürünün içinden bir insan olarak çeviri sırasında olağanüstü değerli katkıları oluyor. Bu bakımdan kendimi çok şanslı sayıyorum.

M.G.: İleride bu işi yapmak isteyen gençlere ışık tutmak adına, onlara ne gibi tavsiyeleriniz olur? Ayrıca bu işten kazanılan ücret tatminkar mı, ülkemiz şartlarını da gözönünde bulunduracak olursak sadece kitap çevirisi yaparak geçim sağlanabilir mi?

M.K.Y.: Biraz klasik olacak ama dil öğrenmek çok önemli. Çeviri yapsalar da yapmasalar da muhakkak dil öğrensinler. Sadece Türkçe bilmek sadece tek bir dünyada yaşamak demek. Dışarıda çok daha fazlası var.
Kitap çevirerek geçimini sağlayanlar var, ama bu sayı çok fazla değil. Zira iyi bir yayıneviyle çalışmak çok önemli bir faktör ve çeviri yapmak isteyen herkese yetecek kadar “iyi” yayınevi yok. Yani rekabet meselesi burada da var. Ama çeviri işi kitaplarla ve yayınevleriyle sınırlı bir konu değil. İthalat-ihracatla uğraşan firmalar, inşaatçılar, mühendislik firmaları, vesairenin de çevirmenlere ihtiyacı oluyor. Buralarda çalışıp kitap çevirmenlerinden daha iyi kazanan insanlar da var.

M.G.: Bağlı olduğunuz bir meslek örgütü var mı, varsa hangisi? Mesleğinizle ilgili, çevirmenlerin karşılaştığı sorunlar var mı? Varsa, ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz?

M.K.Y.: Çevirmenler Birliği üyesiyim. Türkiye’deki bütün kesimleri etkileyen maddi güçlükler çevirmenleri de zorluyor. En temel problem bu.

M.G.: Mut’ta başka neler yapıyorsunuz? Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Hobileriniz ve başka sosyal aktiviteleriniz var mı?

M.K.Y.: En büyük hobim spor. Bir de satrancı çok seviyorum. Çeviri, iş, aile derken zaten daha fazlasına vakit kalmıyor.

M.G.: İnternette, sarapdumanlari.wordpress.com adresinde kişisel bir blogunuz var. Okurlarımızın takip edebilmesi için bununla ilgili de bir bilgi verir misiniz?

M.K.Y.: 2007 yılında yüksek lisans için Moskova’ya gittim. Şehirde edindiğim izlenimlerimi, okuyup yazdıklarımı paylaşabileceğim bir blog açmak iyi bir fikir gibi geldi. 2010’dan bu yana düzenli olarak yazıyorum. Çok keyif aldığım bir meşgale.

M.G.: Son olarak Mut’lu hemşerilerimize bir mesajınız olacak mı, onlara neler söylemek istersiniz?

M.K.Y.: Bildiğim kadarıyla Mut’ta bir satranç kulübü yok. Çocuklarımıza iyi bir armağan olurdu böyle bir kulüp kurmak. Kim bilir, belki bir sonraki dünya şampiyonu Mut’tan çıkar. Hemşerilerimizin bu tip işlere daha çok kafa yormasını, daha çok destek olmasını isterdim.

M.G.: Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum Mustafa Kemal Bey. Söyleşi ve hediye kitaplarınız için ayrıca çok teşekkür ederim.

Tema Tasarım | Osgaka.com