FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 18 Ağustos 2020 411 Görüntüleme

GEÇMİŞİN DİLİNDEN BUGÜNÜN YÜREĞİNE

Bir varmış bir yokmuş. Ben diyeyim şu yamaçtan, siz deyin bu ağaçtan, minik serçe uçmuş yuvasından. Atladım kanadına geçtik sizin oradaki yayladan. Biz böyle dolanırken bahar gelmiş çoktan. Topladık meyveleri ağaçtan. Girdim bir kirazın içine, tutundum çekirdeğine, gittik bilinmez yerlere. Susayınca durduk bir çeşmede, çeşmede rastladım bir dervişe öyle bir masal anlattı ki bana kırk yıl dinlesem doyamam tadına. Eee size de anlatayım hadi yaslanın arkanıza;
Çok eski zamanlarda yemyeşil ağaçlar varmış, çeşit çeşit meyvelerle doluymuş, ilaçların sıkılmadığı ve genetiğiyle oynanmamış bu meyveleri yedikçe yiyesi gelirmiş insanların. Şırıl şırıl suların aktığı, içine ilaç vb kalıntıların karışmadığı nehirler, dereler varmış, bu sulardan içermiş tüm canlılar da dertlerine deva olurmuş içilen tertemiz sular. Kutu gibi evler sıcacık yuvalar varmış insanların gösterişten uzak sade döşenmiş bu evlerinde sonsuz huzurları varmış. Tek odada ısınma imkanı olan bu evlerde her akşam çocuklara büyüklerin anlattığı masalları varmış. Çocuklar dinledikleri bu masallarla hayaller kurmayı öğrenir, bu masallarla iyiliğin ve dürüstlüğün erdemine ve yüceliğine şahitlik ederlermiş. Bu masallar sayesinde cesareti, sabrı, tok gözlü olmayı, büyüklerine saygıyı öğrenirmiş çocuklar. Derken ben diyeyim on yıl siz deyin yüz yıl kadar sürmüş bu aile bireylerinin birlikte gülüp eğlenip sohbet ettiği eşsiz akşamlar. Bir de ne görsün insanlar; bir kutu var, içinde insanlar hareket ediyor, yurttan ve dünyadan haberler veriyor, parası olanlar almış evine bu esrarengiz kutuyu, konu komşu bu kutunun etrafında toplanır olmuş, bu kutudaki olaylar daha cazip gelir olmuş. Aradan uzun uzun günler geçmiş, bu kutu her evde kendine en güzel köşeyi almaya başlamış, insanlar arasındaki o güzelim sohbetleri ve çocuklara anlatılan masalları unutturmaya kararlıymış. Tabi kendini renklendirerek ve geliştirerek gelir olmuş evlere ki çocukları da karşısına alabilsin ve daha bağlayıcı ve cazip olsun. Sonra bir göz açıp kapatacak kadar hızlı geçen zaman içerisinde çeşit çeşit boylarda, türlü türlü kanallarla, birbirinden farklı ve çekici programlarla günümüze kadar her evin olmazsa olmazı olup baş köşelerde yerini hala koruyan televizyonmuş bu kutunun adı. İçinde çok çeşitli bilgiler bulunan bu kutuyu doğru ve bilinçli kullanırsak bulunmaz bir bilgi deposu, ama gelin görün ki çocuklarımızı kontrolsüzce televizyon karşısına oturtursak da en büyük tehlikeymiş.
Televizyon ekranlarında yabancı kültürlerin ışığında hazırlanmış ve bizim masallarımızı unutturacak kadar ileriye giden masallar/çizgi filmler/kahramanlar varmış, tabi bir de bu programları izlerken çocuklarımızın maruz kaldığı subliminal mesajlar yani 25. kare de denilen bilinçaltına gönderilen gizli mesajları da göz ardı etmeyelim.
Televizyon kendini daha da çok çeşitlendirip geliştirerek ve tüm dünyayı içine alarak zaman yolculuğuna devam ede dursun, biz dönelim eski zamanlarda huzur dolu evlerde ocak başlarında veya yatma saatlerinde anlatılan masalları dinlemeye;
Masallarımız bizim geçmişimiz, geleceğimiz, kültürümüz, değerlerimiz, kısacası bizi biz yapan her şey aslında. İçinizde çocukluğunun masallarını hatırlayanlar vardır elbet, ama hatırlamayanlar için ya da masal dinleme şansını yakalayamayanlar için yazayım; Keloğlan masalları, Nohut Oğlan, Bit hatun ile Pirebey, Koca Nine ile Tilki, Reyhancı Kız, Mercan Kız, Küllü Fatma, Zümrüd-ü Anka Kuşu, Ayağına Diken Batan Serçe, Bereketli Tencere, Tilki ile Leylek, Külden Eşek vb. örnekleri çoğaltmak mümkün.
Masalları eskiden nineler dedeler anlatırken ve bizim kültürümüzün içinden bizim hayatımızdan kesitlerle doluyken bugün bakıyoruz ne eski masallar var nede çocuklarına masal anlatanlar…
Çocuklarınıza masal anlatırken sizler de içinde kendinizden çok şey bulabilirsiniz. Karşılıklı iletişim kurmanın en eğlenceli yollarından biri olan masal aracılığı ile çocuklara birçok kültürel ve ahlaki değerleri kazandırabilirsiniz. Lütfen! bu eşsiz kültür hazinemize, masallarımıza sahip çıkalım, anlatalım, unutmayalım unutturmayalım…
Kötülerin, zalimlerin galip geldiği ve herkesin intikam duygusuyla sınırsız hilelere başvurduğu, hepsi aç gözlü ve hırs dolu karakterler barındıran, bizim kültürümüze ait olmayan kurgu ve yapımlardan uzak tutalım minik yüreklerimizi.
İyiliğin, dürüstlüğün, çalışkanlığın, azmin, sabırlı olmanın, cesaretin, doğruluğun kazandığı masallarla çocuklarımızı eğiterek; giderek içinde yaşanamayacak hale gelen, kötü ve karmaşık olaylarla dolu bu dünyaya birer iyilik fidanı dikelim inşallah. Onlar ersin muradına biz çıkalım kerevetine…
Veee bu masalımız da burada bitmiş.
Gökten üç elma düşmüş;
Birincisi bu yazıyı yazan BANA,
İkincisi bu yazıyı okuyan SİZLERE,
Üçüncüsü de; bu dünyadaki İYİLİK FİDANLARINA ve bu güzel fidanları yetiştiren GÜZEL YÜREKLİ İNSANLARA gelsin…

Tema Tasarım | Osgaka.com