FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 15 Eylül 2020 506 Görüntüleme

ÖZGÜRLÜK YOLU’MDAN NOTLAR

Bu sabah Özgürlük Yolu’mda yürürken bir şey gördüm ve inanın ki dünyalar benim oldu. Ama asla söyleyemem bunu. Çünkü “yerin kulağı var” derler ya, ondan. Kimi zaman susmak suçtur ya da suça ortak olmaktır, kimi zamansa söylemek! İşte bu da böyle bir şey!..
+
Tozu dumana katarak bir araç geliyor. İlerideki çakıl ocağının bir aracı, bekçi değişimi yapmaya gidiyor. Beni görünce bir yavaşlıyor bir yavaşlıyor ki sürücü, ben de onu bir alkışlıyorum bir alkışlıyorum ki, o da bu davranışından bir onurlanıyor bir onurlanıyor ki…
+
Neler düşünüyorum bu Özgürlük Yolu’mda neler!..
Köyde çocuğuz daha, iki kız üç erkek, beş kardeşiz. Babamızın bir tüfeği vardı o zamanlar. Eşekle köy köy gezer, basma bez satardı. Giderken bu tüfeği yanında hiç mi hiç götürmezdi. Zaman zaman köyde keklik avlardı, o kadar. Hastalık düzeyinde değildi bu da.
Sonra yıllar geçti, bizler büyüdük, evlendik, ev sahibi olduk, doğal olarak babamızın da yaşı büyüdü.
Babamızın tüfeği yoktu artık. Hiçbirimizse bunun bilincinde değildik. Bu yüzden de babamıza bunu hiçbirimiz sormadık.
Sonra babamız öldü. Bilse bilse annemiz bilirdi bunu, belleği çok güçlüydü onun. Ama ona da sormayı düşünemedik hiç. Derken annemiz de öldü…
Ve bugüne kadar da hiçbirimizin aklına gelmedi bu tüfek. İşte ilk kez burada benim aklıma geliyor. Eminim ki babam bu tüfeği bizler çocukken sattı. Gerekçesi de şuydu; “Çocuklarım silah sever olup evlerinde silah taşımasın, avcı olmasın!..” Bundan eminim!
+
Poyraz Özgürlük Yolu’mun poşet temizlikçisi kadar çiçekçisi de…
+
İnsanların iç dünyası ile ağaçların dış dünyası aynı. Yani insanların iç benzemezliği ağaçların dış benzemezliğine çok benzer. İç dünyasıyla her insan diğer insanlara göre apayrı, eşsiz, benzersiz… Ağaçlarsa dış görünüşleriyle birbirlerine hiç benzemez. Bırakın farklı tür ağaçları, aynı tür ağaçlar bile böyle. Örneğin bir çam; dalıyla, budağıyla, gövdesiyle, her şeyiyle, velhasıl tüm görünüşüyle diğer bütün çamlardan apayrı, eşsiz, benzersiz…
+
Pazar günü Sertavul’un pazarıydı ya, girişte bir zabıta aracı, dört beş tane de zabıta… Beni görünce sordular:
“Hocam buranın bir adı vardı, neydi bilemedik biz?”
Parmağımla gösterdim:
“Özgürlük Yolu.”
“Yok yok, şu alanı soruyoruz. Bir şey geçemez gibi bir şeydi!”
“Haaa! Kargasekmez.”
“Tamam işte. Bir türlü aklımıza gelmedi.”
“Bakın, bu yolun adı da Özgürlük Yolu.”
“Tamam Hocam.”
+
Özgürlük Yolu’m pazar yerinin girişinde başlar ya, pazaryeri iki gündür “beynamaz!” Sağ olsun poyraz, ara sıra uçurup uçurup, biraz ilerilerde çiçekler açtırıyor pazar kalıntılarını. Haksızlık etmeyelim, üçüncü gün yüzü yunuyor ama!..

Tema Tasarım | Osgaka.com