FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 22 Eylül 2020 528 Görüntüleme

Doğa ve Çocuk Yazı Dizisi – 1

YARATILMIŞLARIN DİĞER YARISI RUHLARIN GERÇEK ŞİFASI

Doğa,tabiat aslında ezeli ve ebedi yaşam alanımız. İnsanoğlu doğanın bir parçası; doğa İnsanoğlunun hammaddesi… Birbirinden ayrılmaz ve aslında bir bütün olan bu iki varlık nasılda modern yaşam dediğimiz hengâmede ayrı düşürüldü? İnsanoğlu farkına bile varmadan beton yığınlarının cazibesine kapılarak özünü terketti de çok yakındayken bile çok uzaklara gitti. Eee gittiği yer ne mutluluk ne şifa, ne huzur ne dirlik verdi… Olmaz böyle dedi insanoğlu, bir yerlerde bir şeyler ters gidiyordu. Çocuklar özellikle hep hasta, enerji yüklü, stres yumağı; yetişkinler hep gergin, huzursuz, mutsuz, cömertlikten ve hoşgörüden uzak, herkes bir arada ama yalnız. Bu gidişata birileri dur demeli. Bu durum en çokda yeni geldiği bu âlemi tanımaya çalışan minikleri vurdu. Beton yığınları içinde dört duvar arasında elektronik, plastik, hazır sunulan oyuncaklarla büyümeye çalışıyorlar. Oysaki bilseler doğadaki bulunan oyuncak dükkanıyla harikalar yaratacaklar, bilselerki toprakla içiçe oldukça bağışıklıklarını güçlendirecekler, denizin mavisine baktıkça, suyun sesini dinledikçe huzuru bulacaklar onları kimse tutamaz evlerde söyleyeyim. Çocuklar bilmiyor hadi neyse, peki anne babalarda mı bilmiyor doğanın mucizelerini? Çocukları önlerine serdikleri yapay mutluluklarla avutmaya çalışıyorlar. Belki doğanın mucizelerini bilmeyenler vardır efendim. Hatırlatmayı bir görev biliyorum; Doğa; taş, toprak, deniz, kum, börtü böcek, ağaçlar, kuşlar… Hepsinin insan beyni ve bedeni üzerine sayısız olumlu etkileri var. Toprak; insanoğlunun hammaddesi, sonsuz cömert ve şifa kaynağı olarak hiç bozulmadan asırlardır var olan doğanın ana elementi. Doğada herşey neredeyse toprak üzerine inşa edilmiş durumda ve bu da toprağı müthiş önemli kılmakta.
Nasılki ateşi, elektriği nötrleyip etkisini kaybettiriyor, insanoğlunun bedeninde bulunan olumsuz ve fazla enerjiyi de nötrleyerek iç huzura kavuşmasına yardımcı oluyor.
Hammaddemiz dedik malum ve içerisinde birçok element var, ne kadar çok toprakla haşır neşir olunursa bağışıklığı o denli güçlendirerek birçok hastalıklardan koruyor.
Deniz, su; İnsan vücudu da dahil dünyanın büyük bir kısmı sulardan oluşmaktadır. O nedenle su tüm canlıların yaşam kaynağı ve haliyle de şifadır. Sadece içerek mi şifa buluruz suyu? Hayır, tabiiki denizin dalga sesleri, suyun akış sesi dinleyen içinde izleyen içinde yaydıkları titreşimler itibariyle ruhu dinlendiren, gözlere ve gönüllere huzur vererek bedeni stresten arındıran önemli bir element.
Ağaçlar; doğanın kalbi, ciğerleri, tüm canlıların oksijeni, besin kaynağı ve çok önemli bir yaşam alanıdır. Yeşil renk biliyoruz ki insanı dinlendiren ve huzurun simgesidir. Sadece ağaçları ve bitkileri seyretmek, bırakın diğer faydalarını insanı müthiş olumlu duygularla doldurabilecek kadar cömert bir varlık… Kuş cıvıltıları; uzanıp şöyle bir ağacın altına kapatıp gözlerinizi sadece kuşları dinlediğinizde bile mutlu olabilir ve stresinizi atabilirsiniz. Doğada bulunan canlı/cansız her varlığın bir görevi olmakla birlikte aslında hepsi adeta insanoğlunun hayatını devam ettirebilmesi için canla başla çalışmakta ve hepsi de görevlerini aksatmadan yerine getiriyorlar. Peki doğa insanoğlu için bu kadar cömertçe ve hoşgörüyle çalışırken biz insanlar karşılığında ne yapıyoruz?
Umursamadan, önemsemeden, acımadan sürekli alıyoruz, yıpratıyoruz, hırpalıyoruz… O da yetmiyor canımız çocuklarımızı da hem doğa sevgisinden uzak hem de doğadan mahrum büyütüyoruz. Çocuklar doğayla mutlu olur, sağlıklı olur. Doğada hayatı keşfeder, oyunlarını kurar, oyuncağını yapar oynar. Canlıları tanır, onlarla beraber yaşamayı öğrenir ve hayvan sevgisini kazanır. Saygıyı, sevgiyi, hoşgörüyü, merhameti doğadaki canlılarla birlikte yaşayarak edinir. Ağaçları, çiçekleri, kuşları, karıncayı, kelebeği tüm canlıları tanır, sever, korur… Hayatı ve doğayı onlarla paylaşarak yaşamayı öğrenir. Çamurdan korkmaz, yağmurdan kaçmaz, çimlere basmaz, çiçekleri koparmaz, ağaçları kesmez, ormanları yakmaz, insanda dâhil, tüm canlıların da yaşama hakkı olduğunu kavrar da öfke nöbetleri geçirip canlar yakmaz…
Yapılan araştırmalar doğayla içiçe olan çocukların daha yaşıtlarına göre daha sosyal, daha hızlı öğrendiğini, doğaya ve çevrelerine karşı daha duyarlı olduklarını, risk almaktan korkmayarak daha hızlı ve doğru kararlar verdiklerini, akran ilişkilerinde ve grup aktivitelerinde daha başarılı olduklarını, daha özgüvenli olduklarını ve daha işbirlikçi, paylaşımcı olduklarını ve en önemlisi de ÇOK DAHA MUTLU olduklarını göstermektedir.
Doğa üzerine sayfalarca yazılabilir. Dünyanın ezeli ebedi beşiği olan doğayı iyi anlamak ve çok sevmek sanırım işin özü. Doğayı sadece insanoğluna bahşedilmiş bir mekân gibi görmekten ve hor kullanmaktan vazgeçmek gerekli. Çoluk çocuk ailecek doğanın tüm nimetlerinden ona zarar vermeden ve dokusunu bozmadan payımıza düşeni alıp, fazlasına gözümüzü tok tutmakta fayda var. Çocukları doğayla tanıştırıp, doğa sevgisiyle büyüyen, doğanın eğitim hanesinde yetişen mutlu bireyler yapmak hepimizin en önemli görevi olmalı. Olmalı ki geleceğimizi yeşiller maviler içinde pırıl pırıl parlayan gözlere emanet edelim…
Doğanın çocuklarımızı eğitmesine olanak verelim. En doğal oyuncaklarla çocuklarınızı büyütüp bir ömür boyu mutluk almanız dileğiyle…

Tema Tasarım | Osgaka.com