FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 14 Ocak 2021 1067 Görüntüleme

VELEDİZ.

Mut’ta Gümeli Helime olarak tanınan rahmetli annem biz çocuklar uyumadan önce aramıza sokulup, ya da Mut’un o soğuk kış günlerinde gürül gürül yanan sac sobanın etrafına toplaştığımızda, bize masallar anlatır, bilmeceler sorar, tekerlemeler söyler, gurbet türküleri çağırırdı. İşte o günlerden aklımda kalan bir masal…
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, çok eski zamanlarda dağlık bir köyün eteğinde küçücük; iki oda bir göz evde, bir karı – koca yaşarmış. Bunların sadece bir erkek çocukları olmuş, ismini de Halil koymuşlar. Ama çok sevdikleri bu çocuklarını, henüz çok genç yaşta iken kaybetmişler.
Karı – koca Halillerinin ölümüne çok üzülmüşler. Ama yaşam her şeye rağmen devam ediyormuş. Bir gün adam tarlaya çift sürmeye gitmiş, kadın da evde ev işleriyle uğraşıyor, hem de akşama yemek hazırlıyormuş. O arada kadın ötelerden gelen Halil yaşlarında bir genç görmüş. İşte bu kişi Velediz. imiş.
Evin yanına kadar gelen veledi zina kadının yanına kadar yaklaşmış ve
“Ah teyzem bir bardak suyun var mı, çok susadım.” demiş.
“Var evladım var, gel otur dinlen sen. Ben sana bir ayran yapayım. Nerden gelip nerelere gidersin, aaah yavrum? Belli ki çok yorulmuşsun bu sıcakta.” demiş.
Velediz. kadının saf olduğunu farketmiş.
“Ah teyzem! Ben öbür dünyadan gelirim, anamı babamı gördüm, şimdi de geri dönüyorum.”
“Ahh oğlum ahh! Benim Halilim de öbür dünyada, tanır, bilir misin Halili mi?”
“Tanımam mı aaah teyzem! Halil benim canciğer arkadaşım; yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez.”
“Ah yavrum! O zaman seni buraya Allah gönderdi. Ne yapar Halilim, iyi mi? Hali vakti nasıl, bir ihtiyacı, bir eksiği var mı?”
“Ah teyzem Halil çok iyi, her şeyi var da biraz paradan sıkıntı çekiyor işte malum…”
“Ah yavrum! Halilim için biraz bir şeyler versem götürüverir misin?”
“Ne demek ah teyzem tabi ki götürürüm.”
Kadın gider içeriye bir kese altınla geri gelir.
“Al yavrum bunu Halilime buluştur. Bizi merak etmesin, az sonra babası da tarladan dönecek, onu da gör ah yavrum!” der.
“Durmayayım ben teyzem, yolum daha çok uzun.”
Velediz. altınları aldığı gibi düşer yola. Kadının kocasının arkasına düşeceğini bildiği için de acele eder. Gider gider ama yol bitmek bilmez. Bakar etrafına ve bir değirmen görür, hemen değirmene girer. Başı kel olan değirmenciye dönerek;
“Selamünaleyküm değirmenci.”
“Aleykümselam.”
“Arkadaş ne edersen et kaç kurtul, zabitler kafası kel olanları topluyor.” der.
O arada bir atlı sesi duyulur…
“Deme yahu! Nereye kaçayım ben?”
“Sen istersen şu kavağa çık, ben burayı idare ederim.” der.
“Tamam” der değirmenci ve kavak ağacına tırmanmaya başlar. O arada kadının kocası atıyla değirmene gelir.
“Selamaleyküm arkadaş, buralardan yabancı bir adam geçti mi, gördün mü?”
“Ya demin şu ağaca birisi tırmanıyordu, bir bak bakalım!” der.
Tabi adam atından iner ve kavak ağacının başındakine başlar bağırmaya…
“İn ulen aşağı, çabuk in!”
Kavaktaki kafasını ağaca vura vura bağırır:
“Kel ise benim kafam kel, kel ise benim kafam kel!”
Fırsatını yakalayan Velediz. atlar ata ve sürer atı güneşin battığı yöne doğru. Kadının kocası çaresiz yürüye yürüye eve varır.
“N’oldu herif buldun mu çocuğu?”
“Buldum hanım buldum, Halilimizin bir de ata ihtiyacı varmış, ben de atı gönderdim Halilimize.” der…

İlginizi çekebilir

KETİS’E HOŞ GELDİNİZ

KETİS’E HOŞ GELDİNİZ

Tema Tasarım | Osgaka.com