Hakkını yemeyeyim, Serdar’ın çantası biraz daha büyük olsa, bir miktar daha yük alırdı. Bu boyutta bir kanyonu ikinci geçişi ama bu defa üç kişinin yoldan geri dönüp, sekiz kişi yerine beş kişi olarak kanyonu geçmemizde bu sonucu yaratmıştı biraz. Doğuda yedi kişiydik ve yük sorunu olmamıştı.
Serdar “Gitme abi” deyince gitmedim. Sanırım yalnız kalmak istemedi. Benim dışımdaki dördü de buraların yabancısı.
Serinlik daha da artmış, susuzluğumuz gelişmemişti. Uyumadıkda.
Öylesine akarken gece, beklemezken kurtarıcıları, elektrik direklerinin oradan tam beklediğimiz yerden beklediğimiz ışık yandı. Güçlü. İtfaiyeci ışığı.
Hemen yaktık kafa lambamızı.
Bir ses yükseldi: “Bukay abiiii…”
“Burdayızzzz.”
“Geliyoruz abi”
“Çukura inmeyin, yukarıda kayanın üstündeyiz.”
Çok sürmedi geldiler, yukarıdan.
Üzerimize ışık tutan bir ses: “Geldim Bukay abi” dedi.
“Muhammet sen misin?”
“Benim Bukay abi”.
Muhammet’i beklemiyordum. Sesi unutulmazımdır. Uzaktan belki ama bu mesafeden tanımamam olanaksız. Bu ses ki dağcılığımın milat taşlarındandır.
Muhammet Baylan. Çıkacağımız Yıldız Köyü’nden. Önceki adıyla Masara Köyü’nden. Babasını da tanırım. Birçok yanını ondan almıştır. Kestel Dağı’nı batı yönden ikinci geçişimde çadırına konuk olduğum bilge dost. Bilimsel anlamda kanyon sporuna başlamam ondan aldığım iletişim bilgileriyle başladı.
Ogün için adını Mut Yolu koyduğumuz bugünün Pers Yolu’nda yürüyorduk. Karaman’dan başlayan rotamız bu defa Kestel Dağı’ndan geçiyordu. Bildik Pers Yolunu Karaman Geçiti’nde bırakıp Kavaközü Kanyonu, Öküzsulağı hattından ilerleyip Kestel Dağını batı rotasından tırmanmıştık. Kestel’in batısındaki zirve eteğinde muhteşem bir su kaynağı var. Oraya varınca ilerideki çadır sahibinin oğlu karşıladı bizi. Bir süre sonrada çadır sahibi geldi. Tanımıyorum. Konuşmalarımız içinde kardeşinin, bize daha iyi yardımcı olacağını, birazdan onun çadırına gideceklerini, onun kurbanını yiyeceklerini söyledi.
Taktak denilen araçla vardığımız çadır sahibi Muhammet.
Muhammet’i gören babasını görmüş olur. Babasının sıcakkanlılığı var ondada.
Çadır kalabalıktı. Kestel’de ve Masara’da bulunan akrabalar olarak, kurban bayramı için bir aradaydılar. Bir kısmını tanıyordum. Bizim, İnce Gıda Zeytinyağı’nın müşterileriydiler. Muhammet’i ilk defa görüyorum. O küçükbaş malcılık yaparmış Kestel Dağı’nda. Biz sonra öğreneceğiz ama aynı zamanda yaz döneminde Kestel Dağı bekçisiymiş.
Ogün Muhammet’in çadırının girişindeki açık bölümde yattık. Yataklarda. İçerdeki kapalı odayı da önerdiler ama bizim durumumuza dışarı oda daha uygundu.
O buluşmada Kestel Kanyonu’na ilişkin ilk iletişim bilgilerimizi aldık Muhammed’den. Zarif eşinin çayı eşliğinde. O bilgiler ki beni kanyoncu yaptı. Dünyanın geçmesi en zor iki kanyonu olan Doğu Kestel Kanyonu’nu ve Batı Kestel Kanyonu’nu geçmemi sağladı. Üstelik de bu iki kanyonu geçen on sporcudan biri, Mersin ölçeğinde buraları geçen ilk ve tek kanyon sporcusu olarak. Samimi bir minnet duygum var Muhammet’e karşı. O bilge, iyi insana karşı. O gün aldığım birçok bilgiyi derinleştirdim ve pratiğe döktüm ki kanaatimce bugün Kestel Dağı ve kanyonları konusunda en yetkin tek insan diyebilirim, kendim için.
Muhammet’in kanyon içine ilk inişi de ilk geçen grubun kaza yapmaları ile olmuş. O gün de kurtarıcı olarak inmiş kanyona.
Bir an, beş yıllık bir hikâye aktı önümden. İşte yine kurtarıcı olarak az ilerimden sesleniyordu Kestel Dağı’nın hikâyecisi, bilgesi, çevik adamı, yol bileni.
“Geldim Bukay abi” diyordu.
Duygulandım.
Bir çeşit yok olmaya asi olmaktır hikâyem. Sınırda doğmuş, hep sınırlarda yaşamıştım. Şu anda bir başka son sınırımdaydım.
Hektor, asil bir savaşçı olarak, Aşil’in teke tek dövüş teklifini kabul edip Truva önünde karşı karşıya gelince, savaşın anlamsızlığından bahseder. Aşil, bundan bin yıl sonra bile yaşamak için dövüştüğünü söyler. Bundan bin yıl sonra kemiklerimiz bile olmayacak der Hektor. Hektor yanılmıştı.
Aşil’in dediği gibi her ikisi de yaşıyor bugün ve biz Odsyyeia’nın dediği gibi onların güz buğdayları gibi eğilip doğrulsalar da nasıl savaştıklarını, nasıl sevdiklerini, nasıl yaşadıklarını biliyoruz.
Üç kişiydik. Bizim çelik çekirdek. Emine – Yiğit – Bukay.
27 Temmuz 2024
Devam edecek.
DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
ANKARA
ADANA
ADIYAMAN
AFYON
AĞRI
AKSARAY
AMASYA
ANKARA
ANTALYA
ARDAHAN
ARTVİN
AYDIN
BALIKESİR
BARTIN
BATMAN
BAYBURT
BİLECİK
BİNGÖL
BİTLİS
BOLU
BURDUR
BURSA
ÇANAKKALE
ÇANKIRI
ÇORUM
DENİZLİ
DİYARBAKIR
DÜZCE
EDİRNE
ELAZIĞ
ERZİNCAN
ERZURUM
ESKİŞEHİR
GAZİANTEP
GİRESUN
GÜMÜŞHANE
HAKKARİ
HATAY
IĞDIR
ISPARTA
İSTANBUL
İZMİR
KAHRAMANMARAŞ
KARABÜK
KARAMAN
KARS
KASTAMONU
KAYSERİ
KIRIKKALE
KIRKLARELİ
KIRŞEHİR
KİLİS
KOCAELİ
KONYA
KÜTAHYA
MALATYA
MANİSA
MARDİN
MERSİN
MUĞLA
MUŞ
NEVŞEHİR
NİĞDE
ORDU
OSMANİYE
RİZE
SAKARYA
SAMSUN
SİİRT
SİNOP
SİVAS
ŞANLIURFA
ŞIRNAK
TEKİRDAĞ
TOKAT
TRABZON
TUNCELİ
UŞAK
VAN
YALOVA
YOZGAT
ZONGULDAK
BATI KESTEL’İ GEÇERKEN – 10
Benzer Haberler
-
1. Mut Zeytin ve Zeytinyağı Festivali 27-28-29 Eylül’de
-
Seval Kadıoğlu’nun ikinci kitabı çıktı
-
BATI KESTEL’İ GEÇERKEN – 13
-
BÜYÜKŞEHİR MECLİSİ EYLÜL AYI TOPLANTISI YAPILDI
-
SEÇER, ODA, DERNEK VE STK TEMSİLCİLERİYLE BULUŞTU
-
VALİ PEHLİVAN İLK DERS ZİLİNİ ÇALDI
-
ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLAR BÜYÜKŞEHİR SAYESİNDE SPORLA İÇ İÇE BÜYÜYOR
-
Jandarmadan Göçmen Kaçakçılığı Operasyonu
-
Dış Kulak Yolu Enfeksiyonları Mevsim Tanımıyor
-
MUT DEVLET HASTANESİ’NE 15 DOKTOR ATAMASI YAPILDI
-
DİJİTAL KÖY BULUŞMALARI’NIN BU HAFTAKİ DURAĞI MUT OLDU
-
Mut Orman İşletmesi’nden önleme araması ve yol kontrol denetimi