FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 17 Temmuz 2023 94 Görüntüleme

BOLYARAN ORMANI – KATRAN AĞAÇLARI – GÜLNAR

En yakın deniz kıyısına kuş uçuşu 30 km uzaklıkta, deniz düzeyinden ise 1350 metre yükseltide, seyrek aralıklı yaklaşık 40 evden oluşan Gülnar İlçesi’ne bağlı Bolyaran Obası, yanı başındaki özel bir ormana komşu olup onunla birdeş adı taşır.
Bu özel dokulu orman, yerleşim yeri obanın 1 km doğusu ile 1,5 km kuzeydoğusu uzaklığında, iki açı arası boyunca yayılım gösterir. Ormanın kendi içinden 1,5 km uzaklıkta daha doğu uç konumu ise Gülnar ile Ermenek’i birbirine bağlayan karayolu boyuna varır.
Dolayısıyla Gülnar’dan Ermenek’e doğru yolculuk yapanlar, bu ormanın doğu çizgisi boyunca uzanan yoldan geçip ilerlemiş olurlar. Gülnar kent çıkışı konumdan Ermenek yönüne 25 km gelindiğinde ulaşılacak bir üç yol kavşağı, direk karşıya ilerlediğinizde Bolyaran Ormanı içi ile sonrasında ulaşılacak obaya giriş verirken, sağdan artı 60 km gidildiğinde Ermenek kent içine ulaşımı sağlayacak olan ana yolun ilerleyişini sürmüş olacaktır.
Ana yoldan ayrılıp orman içine doğruca dalarak gireceğiniz yol, 1,5 km tutacak kesitte neredeyse dümdüz çizgide ağaçların gölgesinde sürecek, sonrasında ise bir yayla düzlüğüne çıkıp artı 1,5 km daha batı yönde ilerleme yaptığınızda sizi bu kez Bolyaran Obası yerleşim alanına ulaştırmış olacaktır.
Ancak geride, orman içi yolda ilerlerken soldan ayrılıp kısa, yumuşak bir yokuş çıkacağınız başka bir yol, burada ağaçların arasında açılmış ancak çalıştırılamamış bir orman içi dinlenme işletmesi alanına götürecektir sizi. Ne denli bir işletme sunumu yapılıyor olmasa da burada çok güzel süre geçirebileceğiniz, oturup dinlenebileceğiniz yerler kullanımdadır.
Bolyaran Ormanı’na giriş veren üç yol ağzı konumu, karayoluyla komşu yerleşimlerden Silifke kent içine 84 km, Yeniyörük Ardıçpınar üzerinden Aydıncık kent içine 46 km, Ardıçlıtaş Yarmasu üzerinden Anamur kent içine 80 km, Dayıcık Köselerli üzerinden Mut kent içine ise 55 km uzaklık gösterir.
En yakın deniz kıyısı konum olan Bozyazı’ya bağlı Tekeli Kumsalı’na kuş uçuşu ile 30 km uzaklıkta yer alan Bolyaran Ormanı, 1350 ile 1440 metre arası yükseltide engebelenen kayaç tepeler ile bu tepe eteklerindeki düz boşluklarda yayılı bir orman olup, ormanı oluşturan ağaç türü ise yalnızca katrandır. Yoğun ağaç dokulu alanı, 4750 dönüm olan bu ormanın kuzey yarımı çevresi tümüyle Köseçobanlı Obası toprağı olup, batı dış çevresi Bolyaran Obası, doğu yön dış ile güney yön dış dolam çevresi Akova Obası topraklarına girer.
Tapu verilerine göre ormanın kendi yayılı olduğu oturum alanı incelendiğinde, yine güney yarısı Akova Obası, güney batı uç kesit bölümü Bolyaran Obası, açıkça verilmemiş olsa da kuzey yarısı kesiti tümüyle Köseçobanlı Obası içinde kalır.
Sık orman dokulu alanı dışında, seyrek ağaç dokulu yayılım alanı yaklaşık 40 bin dönümü aşan Bolyaran Ormanı ile ormanın çevresinde konumlu olan bu obaların tümü Gülnar İlçesi içindedir.
Bolyaran Ormanı ile yakın çevresindeki obalarda, yılın en soğuk 6 ayı 10 derece altında izlenirken, yazın en sıcak iki ayda ise ortalama sıcaklık 23 dereceyi bile geçemez. Oldukça serin bir yer olan bu çevrede, elma ağaçları ile ünlü olan Akova Yayla Obası yer alır.
AKOVA Yayla Obası – ELMA Ağaçları – GÜLNAR
Yol boyunca sol kol üzerindeki yamaçta sıralı dört beş eski taş ev ile girişte gelenlere görkemli bir karşılama yapan bu güzel sessiz yayla obası, ana kentlere yeterince uzak olduğu için çok yoğun yerleşim görmemiş, dolayısıyla da çarpık yapılaşma etkisinden kendini koruyabilmiştir.
Bir yayla olsa da çok büyük bir düzlük alanda konumlu olduğu için adını bu yayla ovasından alan Akova Obası, yaklaşık 1300 metre yükseltide ölçülür. Burada, geçeceğiniz karayolunun doğusu boyunca uzanan yayla ovası düzlükte, yaklaşık 3000 dönümlük alanda elma ağaçları dikilidir.
Akova’da bu ilk ova düzlüğü alanının yalnızca 500 metre kuzeybatısında ise ikinci bir yayla ovası düzlük daha yer alır. Konur Obası topraklarına giren bu düzlük, yaklaşık 2500 dönümden oluşup yarıdan çoğu yine elma ağacı dikilidir.
Akova’nın bir diğer yakın komşu düzlüğü, Demirözü Obası ile Bereket Obası topraklarında yayılır. Bu yayla ovası düzlükte ise yine 6500 dönüme ulaşan elma ağacı dikili alan vardır. Böylece Akova, Konur, Demirözü, Bereket obalarının yayla ovalarında toplam 12 bin dönüme yakın alanda elma ağacı dikimi yapılmış görünmektedir.
Elma verimi bu bölgede 1 dönümde 4 ton olarak belirtilmekte olunup, yılın beşinci ayında çiçek açan bu ağaçlardan, ekim ayında 20 gün sürecek olan ürün toplaması yapılır. İlk beş yıl sulama isteyen ağaçlar yetişkin olunca, ağaç başına 100 kg elma verir duruma gelir.
KAMALAK Ağacı – TOROS Sediri – KATRAN Ağacı
İğne yapraklı ağaç türleri arasında yer alan katran ağacı, Toros Sediri ağacının bir diğer adı olarak dilimizde çağrılır. Bu ağaç takımı içinde köknar, ladin, çam gibi diğer ağaçlar da yer alır.
Gerçekte ise katran sözcüğü, Ortadoğu dilleri kökenli olup anlamı kesilip kıyılmış ağaçtan ek bir yöntemle çıkarılan iç sıvı özüdür. Dilimizde, bu özün en çok çıkarıldığı ağaç türüne atanan katran sözü ise işte bu ağaçtan elde edilen yoğun koyu keskin kokulu sıvıdan dolayıdır. Bu şu ki katranın elde edildiği sedir ağacına da katran ağacı denilmiş olunmaktadır.
Sedir ağacı odunu kesilip kıyıldıktan sonra kapalı bir kap alanı ortamına konulup dıştan ısıtılması ile odunlar kendi iç özünü salıp bırakmaya başlar. Isınan odun içinden sızıp süzülen bu sıvı, odun iç sakızının akıştırılarak elde edildiği koyu tüslü (renkli) yoğun bir öz suyudur. Böylece dilimizde katran denilince bir yandan Toros sediri türü olan ağacı, diğer yandan da bu ağaçtan elde edilen koyu, keskin kokulu, ağır akışkan bir öz belirtilmiş olunur.
Gaziantep ile Çukurova çevresinde söz konusu bu katran ağacına kamalak denildiği bilgisi, yazılı kaynaklarda belirtilmiştir. Kamalak sözcüğü, büyük olasılıkla sedir yada katran ağacının Türkçe karşılığı olmalıdır.
Toros yada Lübnan Sediri denilegelen bu ağaç türünün yayılış alanı, ülkemizde Muğla Fethiye ile Kahramanmaraş Göksun çizgisi arasındaki Akdeniz Dağları (Toroslar), ayrıca Göksun dolayından güney yöne inen Hatay Dağları (Amanoslar) ile oradan da Lübnan yönüne uzanan çizgi üzerindeki dağlardır. Bu ağaç türü, ana yayılım alanına uzak olsa da ülkemiz topraklarında ayrıca Kelkit Çayı yatağı çevresindeki Niksar ile Erbaa’da da koru topluluğu olarak varlığını sürdürmektedir. Ağacın yayılım yükseltisi, ülkemiz dağlarında 500 ile 2400 metre arasında görülmektedir.
Eski çağların uygarlıkları yükselirken başkentlerini oluşturan yapılarda, tapınaklarda, deniz aşırı alıveriş ile savaşlarda kullandıkları gemilerde işte bu ağacın kullanılması büyük önem taşımıştır. Türkiye’nin Akdeniz kıyısı boyunca uzayan iç bölge dağlarından, Hatay’dan güney yöne dönerek Lübnan ile Filistin’e uzanan dağlar üzerinde işte bu ağaç türü yüzyıllar boyunca benzer amaçlarla kesilip kullanılmış, öyle ki yüzyıllar sonra kimi ülkelerde artık bu ağaçtan geriye kupkuru dağlar tepeler kalmıştır.
Yine de günümüzde Türkiye ile birlikte Lübnan, bu ağaç türünün yaşadığı az sayıda ülkeler olarak öne çıkmaktadır. Lübnan ülkesinin bayrağında, iki yatay kırmızı çizgi arasındaki ağaç, işte buraya özgü sedir ağacıdır. Öyle ki bu ağacın bilim alanında adı, Cedrus Libani olarak geçmektedir.
Sedir ağacı, 10 yaşını geçtikten sonra soylarını sürdürecek çekirdekleri içinde saklayan kozalağı vermeye başlar. Ağaç dalında kaldıkça iriliği yumruk büyüklüğünü bulup geçen bu kozalaklar ise ancak 26 ile 29 aylık süreç sonunda olgunluğa erer. Açıldığında iç dokusunun üst üste, sıkı sıkıya oturmuş yaprakçıklardan oluştuğu görülen kozalaklar, ağacın dallarında iki yaz iki de kış geçirir. Kışın soğuk aylarda don vurması ile sıkışık dokuyu oluşturan bu yaprakçıklar açılarak kozalaktan kopup yüksek dallardan dökülmeye başlar. Bu yaprakçıkların ucunda, dağılma başlamadan önce kozalak göbeğine bitişik olan çekirdekler vardır. Kozalakların yüksek dallar üzerindeyken soğukta bozulup dağılmaya başlayan yapısından kopan yaprakçıklar, kanat etkisi ile düşüşünü sertleştirir, uçlarındaki çekirdekler de o güçle toprağa saplanır. Toprağa sert iniş yaparak saplanan yaprakçık uçlu çekirdekler böylece kendi kendine dikim gerçekleştirmiş olurlar. Bu doğal yolla sedir ağacı, kendi soyunu sürdürmenin gereğini de orman içinde sağlamış olur.
PÜSE (Katran) – Kara Hekim
Püse, Yörük yaşam geleneği içinde katran yerine kullanılan addır. Yukarıda anlattığımız yöntemle ağacın sakızlı iç dokusu özünden elde edilen püse (katran), konar göçer yaşam geleneği içinde bir çok alanda kullanım yeri bulmuş çok önemli bir değerdir.
Koyun keçi sürülerinin yaz öncesinde kıl ile yünlerinin kırkılması sırasında oluşup açılabilecek kesik ile yaralarına sürülen püse, sinek böcek konmalarına, kulak içlerine yapışan kan emicilerin düşürülmesine, uyuza karşı alınan en önemli önlem olarak bulundurulması gereken başlıca üründür.
Küçükbaş sürülerin yalak sularına püse damlatılıp, iç sayrıların (hastalıkların) iyileştirilmesinde de püse kullanıldığı bilinmektedir. Özellikle ötürük (ishal) olan oğlak ile kuzulara püse eklenmiş iyileştirici yemler verilir.
Kilis gibi kimi yörelerde zeytinyağı bulanığı ile karıştırılıp bir kaynaşım ısıtılan püse, kırkılmış olan koyun ile keçilerin üzerine bez yardımıyla yayvanca sürülüp yine sürünün sayrı kapmasına karşı önlem olarak kullanılmıştır.
Mut İlçesi yaylası olan Demirkapı Obası’nda ise aşı yapılan ceviz ile elma ağaçlarında, aşılanan yerin sağlıklı kaynaşması için yine püse sürülüp ağaç yarasının kapatıldığı bilgisi aktarılır.
Günümüzde örtü altı tarım alanlarında özellikle yenice sözü edilmekle birlikte kaplısarlar (sera) içinde bitkilere sulandırılarak püskürtülen püse, böcek sinek gibi olumsuz etkilerden ürünlerin korunmasını sağlamaktadır.
Kişi sağlığı açısından da önemli bir değer ürün olan püse, özellikle uyuz ile kaşıntı görülen deri sayrılarını iyileştirilir. Kol bacak kırıklarında da yine püse ile yada püse karışığı bir içerikle yarar sağlanır. Ayrıca ağız içi yaralar ile diken batmalarına, deri kesiklerine püse sürülmesi iyileşme sürecine katkı yapar.
İşte bu iyileştirici özelliğinden dolayı eski dönemlerden beri toplum dilinde püse, kara hekim adı ile anılagelmiştir.
İğne yapraklı birdeş takım ağaçlardan olan çamın odunuyla da püse yapılmakta olunup, kamalak (sedir) ağacından ortaya çıkan püse, ona oranla daha koyu kara tüslü (siyaha yakın renkli), daha kolay akışkan, daha belirgin kokulu olmaktadır. Çam odunundan elde edilen püse ise yağlı, daha donuk, daha az akışkan, daha çok yapışkan, daha açık tüste (koyu sarı renkte), daha keskin daha acı tatta, daha uzun süren emilimdedir.
Gülnar İlçesi, Bolyaran Ormanı içindeki ağaçların da ne denli çok değerli olduğu, ne çok sayrı türü ile yaraya yarayışlı olduğu böylece ortaya çıkmış oluyor. Orada olup ağaçların arasındaki esintiyi soluyup göğsüne çeken yaşamını uzatıyor…
Adı gibi bol yararlı, bol yaran, BOLYARAN.

Araştırma Yazısı : Aytaç Kurtuba
Bu gezinin yapılmasında yol arkadaşım olan değerli emekli öğretmenimiz Zümrüt Neşe Güleç ablamıza sevgilerimizi gönderiyorum…
Sözcük Kökenler :
Zamk : anlamı ağaç tutkalı – Ortadoğu (Arapça, Aramice, İbranice)
Zift : anlamı katran, asfalt – Ortadoğu (Arapça, Aramice, İbranice)
Katran : anlamı reçine, sakız – Ortadoğu (Arapça, Aramice, İbranice)
Reçine : anlamı çam sakızı – (Yunanca)
Çam : anlamı reçine, sakız – Ortadoğu (Arapça, Aramice,İbranice)
Sedir : anlamı katran çıkarılan ağaç – (Yunanca > Fransızca)
Ardıç : birdeş anlamlı ağaç – (Türkçe)
Köknar : birdeş tanımlı ağaç – (Yunanca)
Kamalak : anlamı katran, Sedir ağacı – (Türkçe)
Çıra : anlamı yanan tutmaç, yanma özelliği olan – (Farsça)
Sayrı : anlamı hastalık – (Türkçe)
Hasta : anlamı sayrı olan kişi – (Arapça)
İshal : anlamı bağırsak sayrısı – (Arapça)
Ötürük : anlamı ishal sayrısı – (Türkçe)
Kozalak : anlamı çekirdek saklı iğne yapraklı ağaç meyvesi – (Farsça)
Kaplısar : anlamı sera – (Türkçe)

Tema Tasarım | Osgaka.com