FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 9 Mart 2021 456 Görüntüleme

EN ANLAMLI VAR OLUŞ HİKÂYESİ

İnsanoğlunun erkek ya da kadın olarak yaratılıp,dünya üzerinde yaşamaya başlamasından günümüze kadar geçen süreç içerisinde,kadın algısı sürekli farklı şekillerde olmuştur. Hz. Havva ile başlayan kadının yaradılış hikâyesi, toplumdan topluma değişiklikler göstermiştir. Bu değişiklikler süreç içerisinde çoğu zaman kadın için olumsuz sonuçlar doğurmuştur. İslâmiyet’ten önce kadınların sosyal hayattaki yerini araştırdığımızda; birçok toplumda kadına değer verilmesi bir yana, birçok açıdan temel insani hakları bile elinden alınmış ve bu haklarından mahrum edildiğini hatta ve hatta yaşam haklarının sırf cinsiyetlerinden ötürü ellerinden alındığını biliyoruz. İslâmiyet’in doğuşuyla birlikte kadınların önemi, değeri, hak ve özgürlükleri artmış ve kadınlar hak ettikleri iyi muameleleri görmeye başlamışlardır.Bunun en açık delili ise kadınlara özel indirilen Nisa suresi başta olmak üzere birçok ayet ve hadislerin bulunmasıdır.Bu durumda İslâm dini kadına büyük bir önem vermiştir demek hiç de abartılı bir ifade olmayacaktır.
Kadın, toplumu oluşturan insan öğesinin diğer yarısıdır. Toplumun inşa edilmesinde büyük rol oynayan önemli bir aktördür. Dolayısıyla, bir toplumda kadının dışlanarak yok sayılması, o toplumun yarısının yok sayılmasıdır. Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz (s.a.v), toplumun öbür yarısı olan kadın konusu üzerine önemle durmuştur ve böylece kadınlar olması gereken konuma yükselerek yok sayılan veya ihlal edilen haklarına kavuşmuşlardır.
“Kadına miras hakkının tanınmadığı, boşanmanın yine birçok toplumda erkeğe verildiği, kadınların mülkiyet edinemediği, ilim öğrenmekten uzak tutulduğu, çoğu zamanda bir meta gibi görüldüğü İslâm öncesindeki kadın algısı üzerinde İslâm’ın gelmesiyle köklü bir değişim ve yapılanma meydana gelmiştir. Bu durumu özetleyen sözlerden birisi de Hz. Ömer’in “Biz cahiliye döneminde kadınları bir şey saymazdık. İslâm gelip Allah onlardan bahsedince, onların da bizim üzerimizde hakları olduğunu gördük.” sözüdür. İslâm, kadına geçmişte elinden alınan insanî şahsiyetini ve onurunu iade etmiştir. “Ey insanlar, sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstün olanınız takvaca üstün olanınızdır.” ayeti kadın ve erkek arasında insanî olarak bir farkın olmadığını göstermektedir.” (İSLAM HUKUKUNDA KADIN HAKLARININ KORUNMASINA YÖNELİK TEDBİRLER Meryem ARIKFİDAN (Yüksek Lisans Tezi) ESKİŞEHİR, 2015 (s.12))
Öyleyse ne büyük bir şanstır, dünyaya kadın olarak yaratılanlardan olmak. Ne büyük erdemdir kadınlığın değerini bilerek, taşıdığı manevi yüklerin farkında olabilmek, cennet ayaklarının altına serilmiş kutsal bir varlık olarak gönderilmiş olmak. Ne büyük güzelliktir uzuvlarından süzülen her bir dem. Kadınların ince ruhuna, duygusal kişiliğine aldırış etmeden, kadına yüklenen yükler, kadına karşı kabaca ve değersizlik algısı yaratacak davranışlarda bulunmak ve maalesef canına kastetmek ne büyük bir zalimliktir.
Oysaki kadındır bir ailenin soyunu devam ettirecek olan, kadındır çocuklarını güzel ahlakla terbiye edip, sağlıklı nesiller yetiştirecek olan. Geleceğin şekillendiricisidir aslında kadınlar, toplumun temel yapı taşıdır.
Çocuklarını yetiştirirken bir anne; sevildiği kadar sevgi, gördüğü kadar merhamet gösterip,öğrendiği kadar hoşgörülü olacaktır. Kadın ne kadar çok iyi yetiştirilmiş ve güzel ahlaka sahipse,sağlıklı ruh yapısına sahip ve bilinçli ise yetiştireceği çocuklarda,gelecek nesiller de o kadar güçlü ve düzgün olur elbette.Bu sebepledir ki kız çocuklarının eğitimine çok önem vermeliyiz.Kız çocuklarının eğitim seviyeleri yükseldikçe geleceğe yaptığımız yatırımda katlanarak güçlenecektir.
Aile olmak ve bu aileyi sağlıklı bir şekilde yürütmek çok güzel bir meziyettir. Burada kadına yukarıda da söylediğimiz gibi çok büyük bir görev düşmektedir. Bir yuvanın bekası, aile bireylerinin mutluluğu aslında kadının uyguladığı stratejik tutumlarla oluşmaktadır. Ailesine karşı sevgi, saygıyı esirgemeden, sabır ve hoşgörüyle, merhametle yaklaşarak,mutlu olabilmeyi, koşulsuz sevebilmeyi, en yorgun olduğu zamanlarda dahi ailesine kol kanat gerebilmeyi, en zor zamanlarda ailesine destek olabilmeyi, çabalamayı, en iyisine ulaşmak için emek harcamayı, iyi günde kötü günde her zaman ailesinin yanında kalabilmeyi beceriyorsa eğer; o annenin yetiştireceği çocuklar gerekli bize, güçlü yarınlar için.
Çalışma hayatında da aynı şekilde kadının olduğu her yerde düzen vardır, nizam vardır, neşe vardır. Tıpkı evde olduğu gibi iş yerinde de sahiplenir ve tüm gayretiyle elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır ve mutlaka bir fark yaratır bulunduğu ortamda. Tabii bunun tam tersi duygusallığı ağır basan, istekleri ve hırslarına yenik düşen kadınlar da vardır ve bulunduğu iş ve aile ortamını kâbusa çevirebilecek kadar da güçlü bir etkiye sahip olabilmektedir. O nedenle kadınlar bulundukları ortamda mutlaka her şekilde fark yaratmayı başaran, isterse tüm dünyayı yönetebilecek, istemezse de tüm kapıları kapatacak kadar etkindir aslında şu hayatta.
Kadın isterse dünyayı yönetir, kadın mutluysa dünya mutludur. Kadın varsa hayatta renk vardır, sevgi vardır, incelik vardır. Kadın; gerek ailenin, gerek çalışma hayatının; bugünün yarının olmazsa olmazı ve vazgeçilmezidir. Kadınlar; annelik gibi kutsal bir görevle taçlandırılan, yeryüzünün en nahif ve en merhametli varlıklarıdır.
Kısacası hayatta her şeyin en anlamlı oluşunun baş aktörü olan kadınların günü yılda bir gün tabiki değil,dünyanın varoluşundan son gününe kadar her gün kadınların sevgi ve saygıyla muamele görmesi gerektiği özel bir gündür diye düşünenlerdenim.
Dünya üzerinde kadının varlığının anlamını kavramış ve kadına sevgi ile merhametle yaklaşan herkese selam olsun…

Tema Tasarım | Osgaka.com