FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 14 Mart 2023 144 Görüntüleme

KÜÇÜCÜK YAŞAM KESİTLERİ / 44

Tahir köydendir. Babası da maliye çalışanıdır…
Bir ara köye gidecek olur Tahir. Bakkaldan bir iki günlük için birkaç yiyecek alır. Boş zamanlarında köydeki arkadaşlarıyla oyun oynamak için bir de oyun kâğıdı alır. Bakkal oyun kâğıdını bir kâğıda sarar, sonra hepsini bir fileye doldururlar. O yıllarda poşet yerine file kullanılır çünkü. Fileyi de uygun bir yere asarlar, giderken götürecektir.
Az sonra babası gelerek Tahir’in filesini sorar bakkala. O da gösteriverir. Kâğıda sarılı oyun kâğıdını çıkarır, yerine bir kalıp sabun koyuverir.
Neyse, Tahir köye varır. Bir ara bir iki köylü, “Kâğıt olsa da bir uyun oynasak” der. “Bende var” der Tahir de. Bir evin içinde geçer olay. Tahir sarılı kağıdı bir açar, o da ne, bir sabun kalıbı!..
“Adım gibi biliyorum, kesinlikle babamın işi bu!..”
+++
Aşağı Köselerli’den Sarı Ali’nin babası şakacı birisidir. Zeyneli tüm Osmanlara birer ad takar. Gara Osman, Göde Osman, Palavracı Osman, Şeytan Osman… Bir gün eşekle köyden geçerken köyün gençleri durdururlar eşeğini bunun, dayağına doyuracaklar, kesin!
“Neye ad takıyon bizim köylülere?”
“Konuşacak dermanım yok şu anda, başım çatlıyor, karnımda bir sancı, gürül gürülihi!”
Ne yapsın gençler, bırakıverirler.
Arkasından bir hava atar kendisine:
“Sıyırdık dayak yemekten!”
+++
Yıllar önce Mut Lisesinde öğrencidir. Tatil başlamış köye gidecektir. Bir rakı şişesi alır. Köye varınca babasından anasından korkusundan, buğday sandığının içine saklar şişeyi. Bir iki arkadaşıyla rakıyı içecektir ama aşağıdan buğday boşaldıkça, şişe de aşağıya doğru iner gider, şişeyi bir türlü bulamaz. Ne zaman ki buğday tam azalır, o zaman bulur. Alır şişeyi, bir iki arkadaşıyla köyün bir ucunda sofrayı kurarlar. Olacak ya babası çıkagelir:
“Dosdoğru eve!”
Korkuyla bırakır gider her şeyi. Anası vardır evde:
“Babam içki içerken yakaladı beni, dayak yiyeceğiz gayri.”
“Dayak atacak olursa, Ayşe’nin altınlarını nasıl yitirdiklerini soruver kendisine.”
Meğer yıllar önce babası bir adamla bir kadının bir gecelik buluşmasına ortaklık etmiş! Adamın evinden üzerinde yatmak için, buluşulacak yere bir battaniye getirilmiş. Evin kadını da battaniyenin arasına altınlarını, bileziklerini saklamış zamanında. Gece battaniye eve geri getirilince evin kadını ayıkır, bir bakarlar ki altınlar yok! Öbür kadını da yerine göndermişlerdir zaten. “Altınları kadın ele geçirdi” diye iki erkeği alır bir korku. Soluksuz ‘olay yerine’ giderler. Bir bakarlar ki altınlar duruyor. Derin bir nefes alırlar.
İşte eline anasının tutuşturduğu ‘silah’ budur…
+++
“Aslında Kızılalan köyündeniz biz. Babam çok önceleri gelmiş Mut’a. Okumayı da severdi okutmayı da. Hayal meyal anımsıyorum; Mut’un tek ilkokulu Cumhuriyet İlkokulu, 5 yaşında falanım, okula doğru götürdü beni. Bana okulu ve öğrencileri gösterecek ya, birinci sınıfların tek kitabı Elifba’mıymış, neymiş o zamanlar, bir iki öğrenciye sordu:
“Elif Abla var mı?”
Çocuklar gülüşüverdiler babama.
Bu kadar kalmış aklımda.”

Tema Tasarım | Osgaka.com