FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem, Haber 15 Mayıs 2023 102 Görüntüleme

KÜÇÜCÜK YAŞAM KESİTLERİ / 46

“Elli altı yıl oldu ben köyden geleli. Bizim köyden Mut’a ilk gelen benim zaten. Annem bir kat yatak sarıverdi, “Al bunu, git köyden kurtul” dedi.
Böyle oldu gelişim. Başka araç ne arasın, odun kamyonu vardı o yıllarda, onun üstünde geldim.
On altı yaşındayım daha. Aslında terziliği daha çok seviyorum, terzi olmak istiyorum. Terzilik geçerli bir meslek o yıllarda. Terzi çırağı olmak istiyorum bu yüzden de. Ama bir de düşünüyorum; karnımı nasıl doyuracağım, nerede yatıp kalkacağım, bir de ustamdan yiyeceğim azar, hatta dayak, bağ bahçesi varsa bir de orada çalıştırması…
İşte bu yüzden, bir kamyona muavin oldum. Hiç olmazsa birisi karnımı doyuruverir, kamyonda da yatar kalkarım.
Ama evdekine uymadı çarşı hesabı. Konya’da tam üç gün aç kaldım. Genç bir adamım, üç gün nasıl dayanılır açlığa yahu, dayandım işte, boğazımdan bir gram bir şey geçmedi. Aç mısın susuz musun diye sormadı bile ustam. Dayanamayıp ben söyledim sonunda. “Senin karnını bir doyuramadık” diye bir böğürdü bir böğürdü, arkasından da çıkarıp bir lira para verdi. Yıldırım hızıyla koştum bakkala, yarısına bir ekmek, yarısına da helva aldım.
Velhasıl, bugünlerden gelerek bugünlere geldik biz.”

+++

“Halam on yıl önce bir düş görmüş. Aksakallı bir koca, “Sen 85 yaşında öleceksin” demiş buna. Şimdi 75 yaşında halam. Kalbi küt küt bozuk, tansiyonu bir fırlar bir düşer, dizlerinin sızısı dayanılmaz… Geçen gün yanına vardım, takıldı yine bana: “Ya bu aksakallı yanlış söyledi ya da ben yanlış anladım!”

+++

Beyaz bir atı vardır. Bir yerde biraz kafayı bulur, arkasından da atına atlayıp Meydan kahvesine çay içmeye gider. Meydan kahvesi de, Kuruçeşme’nin karşısındaki Zabıta Mustafa Akkulak’ın evinin altıdır.
Kapının önündeki birkaç kişi takılır buna,
“Çayı atın üstünde içeride iç de görelim seni.”
“Zor mu yani, içerim?”,
Kapı çok küçük değildir zaten. Atın dizginini iyice avuçlar, eğile bildiği kadar da eğilir, “haydi oğlum!” atı sürer içeri. Atın ayakları içeride öyle bir kayar ki, adım atmadan çay ocağına varır at.
Velhasıl, atın üzerinde çayını içer. Arkasından da, “Bir daha inatlaşmayın benimle” diyerek çıkar gider.

+++

Altı yedi yaşlarındadır daha. Yaz olduğu için Göğden yaylasındadırlar. Oğlakları iyi gütsün diye büyükleri tavlarlar durur bunu. Bıçak alıverirler, oğlaklara taksın diye çan alıverirler…
Bu yüzden üç ağızlı bir bıçağı vardır. Babası alıvermiştir. Ağızların ikisi bıçak, ortadaki bıçkıdır.
Erkek Hatma diye bir de kadın vardır oralarda. Davar sürüleri vardır. Bunun yaşlarında bir de kızı vardır Erkek Hatma’nın. Bıçak elinde, ağızları açık, oyun oynarlar kızla. Kızın elini tutuverir bir anda. Kız da elini çekiverir o anda. Çekmesiyle birlikte, bıçkı olan ağzı kızın elini çiziverir. Başlar kız bağırmaya. Arkasından da anası bağırır, “Anasını s…..min çocuğu, çocuğun elini niye kesennn!..”

Tema Tasarım | Osgaka.com