FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 4 Ekim 2022 235 Görüntüleme

MUT ÇITLIK ANILARI / 6

Yıllar önce doya doya İstanbul’dayım. Konu Mut Çıtlık tabi. Oğlumla gelinim oradalar, onlarda kalıyorum…
Evleri otobüs durağına yakın. Sabahın ilk yoğunluğu biraz azalmış, elimde çantam, durağa gelip oturdum. Kadıköy’e gideceğim. Bir iki dakika sonra otobüs gözüktü. Başka yolcu yok. Otobüs kartı, kolay olsun diye gömleğimin cebinde…
Böyle anlarda az da olsa doğal olarak heyecanlanıyor insan. Bir de üzerimde, 15-20 Mut Çıtlık adresinin ağırlığı var.
Neyse, bindim otobüse, iki yüz metre bile gitmedik ki elimde bir eksiklik. Ayyy, çantam yok! Bereket sürücüye yakınım:
“Durakta çantamı unuttum!..”
Durak dinlemeden durdu sürücü.
Koş babam koş! Birazcık yokuş, durak gözükmüyor daha, soluğum kesildi kesilecek…
Bir dönemeci döner dönmez durak gözüktü, çantam da!.. Uçtum, derinler derini bir soluk aldım, birkaç metre uzakta da bir kadınla iki çocuk gözüküyor…
Yaklaştıkça hızımı azalttım.
“Ayyy, çantamı unutmuşum!”
“Biz de bomba falan olur diye yanaşamadık.”
Tiyatrocuymuş kadın, tanışıverdik. Mut Çıtlık armağan ettim kendilerine.
+++
Çanta demişken, sanırım tam yeri. Çantam haklı olarak insanların hep ilgisini çekti. Ben böyle hissediyorum en azından. Duyduklarım da var tabi. Hele bu ilgi ilk yıllarda daha da belirgindi. Çantam biraz da, “Ucuz etin suyu bol olur” sözünü önemseten bir çantaydı. Belki ilgi biraz da bundandı. Hatta kimisi, hiç başvurmadığım ve de bana hiç yakışmayan “goduş” bile saydı bu çantayla beni. Sanırım daha hiç yapmadım bunu, yeri gelmişken içindekileri sayayım gitsin, gitsin ki bütün meraklar rahatlasın:
Kimliğim ve kartlarım, telefonum, andurduranım, zaman zaman sesalıcım, birkaç kalemim ve not defterim, kâğıt mendilim, birkaç lira demir param, küçücük bir kolonya şişem, yedek yakın gözlüğüm, zaman zaman bir kitap ve bunlara benzer bir iki şey daha…
+++
Yine İstanbul’dayım. Elimde yine Mut Çıtlık çantam, Mutlu adresleri…
“Atatürk Kütüphanesinin müdürü bizim oralardan” dedi birisi.
Ver elini Atatürk Kütüphanesi…
Atatürk Kütüphanesi de Türkiye’nin en büyük kütüphanesi.
Buldum müdürü. Oldukça yakınlık gösterdi; çay içtik, söyleştik, konuşkan da birisi, Mut/ Silifke/Erdemli üçgeninden, “Torosların kekiği, kekliği” diyor…
Sürdürümcü oldu dergiye, hatta kütüphaneyi de abone etmek istedi. Ama onun işlemleri faklıydı, belgeler ve belli işlemler gerekiyordu.
Bir ara sordum:
“Müdürüm daha önce sizin göreviniz neydi?”
“Eminönü’ndeki bir caminin imamıydım!..”

Tema Tasarım | Osgaka.com