FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 19 Temmuz 2022 332 Görüntüleme

MUT GERİT YAYLASINDA YAŞAMAK

Cerit bir at üzerinde ok atan avcılar oyunu. Bir Yörük, Türkmen, Torosların eteğinde yaşar, yarışmalara katılır. Yörede ön salar. Sonra buralara yeni obalar gelir. Goca Musa Tahtacı obası gelir yerleşir. Kışlağı çukurun içindedir. Adını Kuma Çukuru korlar. Kışın dereden coşkun sular akar. Suyun gözüne giderler. Serin bir yayladır. Çok yakındır.
Goca Musa oğlu Kanimini, Torosların tepesine giderler, derim evi yapacak keresteyi Söğüt Özü’nde bulur. Su ile çalışan hizar yapar. Orada derim evi yapıp Yörüklere satarlar. Onlardan peynir, tereyağı, yün alırlar. Para pek geçmez. Dostluk vardır. Sevgi, hoş görü vardır. Geldikleri Dabıran’da bahşişler etmediğini bırakmadıklarından oraları terk etmişler. Orada su çarkları yapıp tepelerin üstüne su çıkarmışlar. Ağaç dikip, avar yetiştirmişler. Sonra Kıravga, Hisar derken bu bol sulu yurdu bulmuşlar.
1950 yıllarda iki tahtacı köyü vardır. Birisi İzmir Bademler’de, diğeri Mut Kumaçukuru köyünde yaşam koşulları aynıdır. Ormandan şehre odun götüren, onlara senit, oklava, şiş yapan, zaman zaman marangozluk yapan ortak paydalar içindedir.
Bol akan sular azalmış. Elma bahçeleri, bağlar kurumaya başlamış. Köyden kente göç başlamış. Yaz Alanı, Asbıt, Kelceköy, Meydan Mahallesine bahçeler yapmışlar. Orman işine gitmişler. Senit, oklava yapmaya devam etmişler. Köyde birkaç ev kalmış.
Gün gelmiş, muhtar değişmiş. Yeni genç muhtar Kaymakamlık Belediyelere gitmeye başlamış. O coşkun akan suların aramışlar. Yolları yapılmış, suları depoya alınmış. Eski suları yok, ama olanı ile yaşam yaylada tekrar başlamış. Cerit Goca’nın yaylası Gerit Yaylası olmuş. 25 haneye ulaşmış. Kuma Çukuru’ndan yetişen Koca Musa’nın torunu Musa Eroğlu, yeni muhtar ile birlikte mücadeleye devam ediyorlar. “Birisi arsa mı, tarla mı satacak; el almasın bana getirin” diyor. Yaylanın içinde sokaklar, yollar yapılmış. Eski çeşme yanına cümbüş alanı yapılmış. Sanırım önümüzdeki dönemlerde parke taşları da döşenir. Ama görünce baktık ki, küçük bir yatırım ile anfi tiyatro bile yapılabilir. Neden mi, derseniz; ufku açık genç muhtar Ali Yıldız, Marangoz ustaları yardıma çağırmış, yeni seçilen ve genç yaşta kaybettikleri Özcan Özay adına bir park yapmışlar. Çocuklar için salıngaç, çocukların oynadığı geleneksel unutulmaya yüz tutmuş çıngırak yapmışlar. Oturaklar yapmışlar. Hepsi tahtadan. İmece ile para harcamadan yapılmış. Yerleşim yerinde hala oklava, senit, şiş tahta kaşık yapanlar var.
Evinde ziyaret ettiğimiz Ali Demir, bu parkın yapılmasında büyük katkı sunmuş. Ustası Kanimini Goca’dan öğrendiklerini yapmaya devam ediyor. Ondan derim evi yapmasını da öğrenmiş. Kapı, pencere, yüklük yapmak; ama bu günlerde bahçenin başında senit, oklava, tahta kaşık yapıyor. Bize Fransa anılarını anlattı. Dört çocuğunu, özellikle kızlarına önem veriyor. Atama bekleyen oğlu bir de işe girerse, o zaman daha mutlu olacak.
Aşağıda kaybolan Kuma Çukuru köyü Gerit diyarında yeniden canlanıyor. Cümbüş alanı yapılırsa, Dünyaya ün salmış Musa Eroğlu, onun yolundan giden Hasan Şahin, Kul Mutlu, Sade Demir, İlker – Gizem Dağdöven Kodan, Saygın – Leylahan Dağlı Şahin ve yaşam içinde büyük yeri olan mengileri samahları ile Mut’un kültürünü sergileme ve devam ettirme olanakları ortaya çıkacak.
Orman içinde horoz sesi, kuş sesleri dışında gürültü yok. Yaşanılacak bir yer. Doğal orman yollarında yürümek, sohbet etmek. İşte yeni bir yaşam ortaya çıkıyor. Her geçen gün birisi geliyor, atasının yurdunda ev yapmaya başlıyor. Taş evler elden geçiyor. Eğer sular çoğalırsa, yukarıda yapılan barajlardan su gelirse, elma bahçeleri, kaysı, bağlar yeniden yeşerecek. Üretim başlayacak. Doğaseverler buralarda yürüyüşler yapacak. Geldiklerinde hoş görü, sevgi, kültür geleneği görecekler.
Bir gün bakacağız derim evi yapan Ali Demir, tahtadan derim evi yapacak. Begdik Türkmenleri de kıl çadırını dokuyacak. Topak Çadır müze olacak. Ahırlarda, depolarda bekleyen tahta oymalar ile yeni bir Tahtacı Müzesi ortaya çıkacak.
Gerit Yaylası Mut’a 14 km. yazın sıcağında 15-20 dakika sonra orman içinde Zeyker’den esen rüzgar, Göksu vadisinden dağlara çarpan meltem, doğa bütün cömertliğini göstermiş. Yerel yönetimler, devlet biraz hizmet götürürse, yeni bir yaşama tanıklık edeceğiz.

Not : Bu gezimde bana eşlik eden dostum Yunus Bilgiç’e teşekkür ediyorum.

İlginizi çekebilir

AĞRI DAĞI EFSANESİ / SON

AĞRI DAĞI EFSANESİ / SON

Tema Tasarım | Osgaka.com