FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 4 Ekim 2022 228 Görüntüleme

PERS YOLU GÜNLÜĞÜ / 5

Punura Gölü’nün doğu çemberinin batı / doğu kesişlemesinde, yüz metre kadar ileriden, doğu yönünde ayrılır Pers Yolu’nun bu kolu bu günlerde açılan yoldan. Burayı yeni Yağlı (Punura) yol çalışmaları sırasında kapatmışlar. Biraz ilerisinden yeni sapak vermişler.
Buradan ilerisi, tarihi Pers Yolu olarak devam eder. Ancak, büyük iş makineleri ile bu günkü araçların geçebileceği hale getirilmiş durumda ve biraz daha ileride, yine tarihi yoldan çıkılır. Tarihi yol, Yukarı Kömürcü Köristanı önünden öze iner. Yeni açılan yol, tarımsal alanlara çıkar. Daha ileride, burada tariflediğimiz tarihi yolun kuzeyinde, Punura Pınarına, Larende yönünden, geliverdik yerden devam eden diğer Tarihi Pers Yolu koluna bağlanır. Koyun Yunağı mevkinin üst noktalarında.
Yukarı Kömürcü, su kaynaklarının oldukça bol olduğu bir özdür. Hafif askeri unsurların, yayaların, hızlı, güvenli, beslenerek, ileride uğrayacakları, Tabur Yeri ve eteklerindeki Sibila kadim kentine ulaşabilecekleri en kısa yoldur.
Bu bölgedeki diğer kol olan Punura Gölü’nün kuzey doğusu boyunca ilerleyen yol, bu gün kullanılmasa da açık seçik belirgin durumdadır. Yük araçlarının geçebileceği şekilde, kayalar kırılarak, eğimli kısımlarda duvarlar örülerek yol oluşturulmuştur. Bu havalede yaşayanlar, Kuzey Afrika, Kipros, Sleucia, Glaudıopolis, Ketis Vadisi, Coropissos, Sibila, Punura, Fisandon, Larende hattını kullananlar, bu yoldan gelip geçmiş, ticari mallarını nakletmişlerdir. Öyle ki, doğumdan sonra bin dokuz yüz atmışlı yıllara kadar, Pers Yolu’nun her yerleşim yerinde yaşayan insanlarca işlendiğini, ulaşıma açık olması için temizlenip tahkim edildiğini biliyoruz. Sibila çevresinde ikame Kavaközü halkı da anlattığım bu bölümleri, “angare” denilen usulde işlemişler. Kavaközü civarında yapılan ticari mallar (peynir, kereste, hayvan, kömür başlıcaları) develer, arabalar gibi nakil vasıtaları ile bu yoldan Larende’ye ulaştırılmış. Daha ileri dağıtımlar Larende üzerinden yapılmış. Babam Yunus Nadi İnce, bizzat delikanlılık döneminde, bin dokuz yüz atmışlı yıllara kadar, kendisinin de bu yolu kullandığını, babası, yani dedem, Kavaközülü Molla Ahmet İnce’nin bu bölgede ürettiği ticari malları, kereste, kaşar peynir başta olmak üzere bu yoldan taşıttığını, bunun için yolun işlendiğini, Karaman’a ulaştırdığını, oradan tren vasıtası ile İstanbul’a kadar götürdüğünü anlatmıştı.
Pers Yolu’nun bu geçişi, yaman bir vadidir. Kayalık ve ciddi bir eğimden çıkarılmıştır. Topoğrafya, başka geçit vermediği için zahmetine katlanılmıştır.
Yüksek rakımlı, yoğun kış koşulları yaşanan buralarda, duvar yıkılmaları, taş yuvarlanmaları yoğun olmaktadır. Buradan geçen herkes, bu gün dahi, bu durumu açık, net görebilir. Tıpkı kayaların oyulması, duvarların örülmesi ile oluşan yolun, hala çok belirgin olan izlerini görebildiği gibi.
Bu yol, anlattığım zorlu kısımları geçince, geniş, sorunsuz bir vadiye kavuşur. Bu vadinin, tam bu noktada, bu günkü adı Koyun Yunağı’dır. Bu isim, buradaki su kaynağının önünün böğenerek (kapatılarak) derinleştirilmesinden sonra, yünlerinin kesilmesi öncesi, koyunların yıkanma yeri olmasından gelir.
Etraf çimenlik alanlarla kaplıdır. Böğentide yıkanan koyunlar, etraftaki, geniş çayırlarda kurunur. Bir kırkım festivali başlar. Kırklığı kapan, yünden görünmez olmuş koyunlara, ak koyun kara koyun, doğuş koyun demen dalar. Geniş çayırlarda sürü sürü, öbek öbek bekleşen koyunlara. Kendi aralarında, yarışır kırklıkçılar. Kesilen yünler, ailenin diğer bireyleri tarafından toplanıp, ufak tefek kir varsa tekrar yıkanıp kurumaya bırakılır.
Bu su kaynağı, beslenmesini, Punura pınarının da içinde olduğu, Punura çukuru ve etrafındaki dağlardan süzülen kış sularından yapar. Bir miktarda, hemen güney üst kısmında bulunan, Kovalı nam mahallin su kaynaklarından alır.
Yoğun yağışlarda Punura Gölü’nün oluştuğunu anlatmıştım. Gölün doğu kuzey noktasında, göl suyu batar. Yani toprak altına akar. Bu batığın nere gittiğini anlamak için, Babam Yunus Nadi İnce’nin gençlik döneminde, Kavaközü’nün insanları şöyle bir deneme yapmışlar: Suyun batak noktasından, suya toz boya dökmüşler. Bir kısım insan da Koyun Yunağı’nda beklemiş. Bir süre sonra boyalı su, Koyun Yunağı’ndan çıkmış.
Bin dokuz yüz atmış yedide, bu güçlü su, tarım alanlarına aktarılmak için, bu gün hala kullanılan beton kanallara alındı.
Koyun Yunağı ilerisinde, bir su değirmeni bekler bizi. Bu gün izleri olan, kendisi olmayan. “Pers Yolu’nda Bir Su Değirmeni” başlıklı bir makalede değirmenin hikayesini anlatacağım.
Bu yol hattı devamla, oluşumu Koyun Yunağı’nda başlayan, bir çok farklı kaynaklardan beslenerek irileşip, kadim zamanlarda Kavaközü Kanyonu’nu oluşturan, Kömürcü Çayı’nı, Koca Çayır’ın altıyla, Sulu İn eteklerinde, Çukur Çimen mahallinde, Karaman Geçiti denen yerde, Kömürcü Çayı’nı geçip, yüz metre kadar güney yönde bulunan han yıkığına ulaşır.
Buraya dönmeden ilerleyen kısım, kadim Ketis içinde ilerleyip, Coropissos kadim kentine varır. Bu bölümü, “Pers Yolu Kolları” başlıklı makalemde ele alıyorum.

Devam edecek…

Tema Tasarım | Osgaka.com