FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 8 Kasım 2022 245 Görüntüleme

PERS YOLU KIZIL SİNCAPLARI

Pers Yolu’nda iz sürmeye devam edeceğim.
Konu uzun ve binlerce yıla oturmuş bir süreç olduğu için, doğal olarak uzun bir yazı konusu. Bu arada güncel gelişmeler de yaşanıyor tabi.
Bu gün, güncele dönmek istiyorum.
Okurlarım, meraklı insanlar üzülebilirler. Üzülmeyin lütfen, döneceğim. Pers Yolu, her hali ile yazılıp kitap haline gelecek.
Önce başlık, Kızıl Sincap.
Uzunluğu 40 cm, ağırlığı 300 gr. civarında olan bu hareketli, rengiyle hoş tatlı canlılar, iğne yapraklı, geniş yapraklı ormanlarda, ağaç tohumlarını, meyveleri, yavru kuşları, yumurtaları yiyerek, ağaçkakanların terk ettiği yuvalarda yaşamlarını sürdürüyorlarmış.
Pers Yolu’na düştüğümüz ilk yıldan itibaren, hep gördük onları. Severdik, yine sevdik.
Bütün Pers Yolu boyunca, Kızıl Sincap görmek mümkün. Bunun nedeni, onların yaşamasına, öncelikle beslenme ve barınma, dahası güvenlik açılarından Pers Yolu’nun çok uygun olması.
Pers Yolu, ilk yedi kilometresinden sonra, tamamen iğne yapraklı çam, ardıç, katran, andız ağaçları ile kaplı. Arazi otlarla örtülü. Yol boyunca tarım alanlarında meyveler yetişmekte. Yanı sıra, geniş yapraklı ağaçlar da eksik değil.
Bütün yol boyu, tarımsal işler nedeni ile yaz dönemi biraz canlansa da, yılın diğer dönemlerinde oldukça ıssızdır. Bu ıssızlık, kürkleri için avlanan sincapların, güvende kalmalarına yardımcı olmakta.
Pers Yolu başlama noktasından, yaklaşık yedi kilometre sonrası, Kızıl Sincaplara ilk rastlayacağımız yer. Yedigöz Boğazı’dır burası.
Yedigöz; yaklaşık, dört kilometre uzunluğunda, zemini orta noktasında, kuzeyli güneyli çayır alanları ile kaplı minik bir çay olan, kuzey güney yönünde çam ağaçları ile kaplı Toros Dağları ile çevrili, yer yer Söğüt ağaçları ile donatılanmış, giriş kısmında insanı alıp giden Selvi Kavak ağaçları bulunan, tatlımı tatlı bir vadi.
Bu gün adı Dere Köyü olan, Kadim Ermeni Fisandon Köyü’nden çıkıp, asfalt yolun bitiminde hafiften eğilip, kısa bir miktar yürüdükten sonra vadiye girer, tatlımı tatlı bir tırmanışa başlarız. Yormayan, terletmeyen, şırıl şırıl akan su şarkıları arasında.
Bir kilometre sonra civarı, vadinin merkezini, benim ilk defa burada görüp adını duyduğum Keçi Söğütü kaplamış. Öyle ki bir taraftan diğer taraf görünmez sıklıkta. Aynı yoğunlukta, iki kilometre kadar Pers Yolu paralel ilerleyip, vadiyi kapladıktan sonra bitmekte.
Vadinin girişi ve çıkışı arasında, yedi adet su kaynağı olduğu, bir de Şelale Kaya olduğundan bir başka yazıda bahsetmiştim.
Şelale Kaya’yı, otuz metre kadar geçince, güney yönde, yola bitişik bir söğüt ağacı var. Az sayıda yürüyüşçünün kamp kurmasına çok uygun zeminli. Şelale Kaya ve Söğüt’ün hemen altında su kaynağı bulunmaktadır.
Vadi buradan itibaren, dikleşmeye başlar, ama yürüyüşçüyü zorlamaz. Zorlananlar için gölgesinde soluklanacak ağaçlar mevcuttur.
Bir kilometreye yakın bir mesafede de biter. Buradan sonra, Kuzey Torosların zirvesindeyiz artık.
İşte bu muhteşem vadi, Kızıl Sincaplar için de muhteşem olacak ki, burayı ağırlıklı yurt tutmuşlar.
Bu yıl ki geçişimizde onlardan etkilenerek, Pers Yolu şiirimize onlarla başladık. Yanı sıra, Pers Yolu yürüyüşçülerini, “Kızıl Sincap/ sincaplar” olarak analım, dedik.
Pers Yolu’nu yürüyen her yürüyüşçü, tarafımca, bundan böyle Kızıl Sincap olarak anılacak. Pers Yolu girişine yapılacak tabelada yol, sincap ile resmedilecek. Yol üzerinde gerçekleştirilecek resmi faaliyetlerde verilecek ödül, kıyafet gibi etkileşim içinde olunan her şeyde, Pers Yolu yazısı yanı sıra, sincap resmi de bulunacak.
Sezen’in dediği gibi; “…Hadi bakalım, kolay gelsin.”
İşte Pers Yolu şiirimiz:
Pers Yolu’nda oynaşan,
Kızıl Sincap olsam.
Yedigöz’e ulaşıp,
Kar suyu yudumlasam.
Gökçe’yi geçip,
Lale’ye ulaşsam.
Kaynar’da su içip,
Kır Yolu’na vursam.
Punura’yı görüp,
Sibila’da dolaşıp,
Kavaközü’ne konsam.

04.11.22
Not: Pers Yolu şiiri yazılmaya devam ediyor.

Tema Tasarım | Osgaka.com