FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 13 Ekim 2020 593 Görüntüleme

SAYBAN NALÇIKARAN

Sayban sözcüğünü ilk kez duydum. Selam sözcüğünün Türkçesiymiş. Bunu bana söyleyen sevgili arkadaşım Hatice Aydın’a da çok teşekkür ediyorum. O da öğretmen bir arkadaşından duymuş. Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un, Cengiz Han’a Küsen Bulut kitabında geçiyormuş bu sözcük, dipnotunda da, “Selam’ın Türkçesi” yazıyormuş…
Hemen kafa yormaya başladım bu sözcüğe…
Bizde sayvan diye bir sözcük var. Yaylalarda yaylaya uygun taş evler olurdu eskiden. Çatıları yayvan, tandır ve ardıç kabuğu döşemeliydi. İşte bu evlere sayvan ev denilirdi.
Böyle bir sözü ilk duyunca şaşırdım tabi. Kırgızistan’da kullanılabilirdi ama burada hiç duymamıştım.
Say ve ban! Say; saygıyı, saymayı çağrıştırır, ban; banmayı akla getirir. Banmak da biliyorsunuz, bir şeyin içine girmek, dalmak, ekmeğe bir yiyecek sürmek gibi anlamlar taşır.Kafa yoruyorum işte…
Tabi hiç duymadığım, hiç mi hiç alışık olmadığım bir söz, kullanabilecek miyim, bilmiyorum. Selam da, yabancı olsa da öyle bir yerleşmiş ki dilimize…
Hani bir insanın yıllarca giydiği bir ceketi vardır; kısalmış ya da uzamıştır, solmuştur, yırtıktır, yamalıklıdır… Ama ona öyle bir alışmıştır ki… Ve bir anda bir ceket alınmıştır eve, giyemez bir anda, ilk giyişini gece yapar belki de…
İşte böyle bir şey…
Ben ve iki arkadaşım bir iki kez kullandık, ama arkası gelmedi, bu iki kişinin dışında kimsenin ilgisini de çekmedi zaten!..
+++
Nalçıkaran diye bir çiçek varmış! Bunu da ilk duyuyorum. Çokmuş Toroslarda, dikenli bir çiçekmiş…
Telefonla duydum hepsini ve başladım bu çiçeği aramaya…
İki kişi dört tane farklı çiçek bulduk ve başladık yirmi kadar yetişkin insana sormaya. Hiç kimse bu dört çiçeği tam olarak bilemedi. Bu da ayrı bir sorun!
Ama bizim halkımız ad koymada öyle bir usta ki, haksız hiçbir ad verilmemiştir hiçbir şeye, hiçbir kimseye. Yer yurt, dağ dere adları da böyle, takma adlar da (lakap)…
Örneğin Göksu’ya Yeşilsu denilmemiştir, dimdik yükselen kayaya Yatıkkaya değil de Direkkaya denmiştir, her yıl arpa ekilen yere Arpalık demiştir, bir gelin uçmuştur ki oraya Gelinuçtuğu denmiştir, iğdesi çoktur ki İğdeli Dere, taşı çoktur ki Taşlı Seki demiştir…
Yine, boyu kısadır ki Güdük Ali, yalanı çoktur ki Yalancı Ali, sözleri cırcır böceği gibidir ki, Cırcır Ali, yan yan yürümektedir ki Yantiri Ali, çok haşarıdır ki Tosun Ali demiştir…
Sanki nalçıkaran da böyle bir ad. Bu çiçeğe neden bu ad verildi? Adamın atının ayağına nasıl battıysa bu çiçek, at ayağını bir silkelemiş olmalı ki, nal çıkmış!.. Bir çiçek nasıl nal çıkarır?.. Yoksa bu çiçeklerden hiçbirisi nalçıkaran değil mi, nalçıkaran değil de nalsöken mi yoksa?…
Şu da doğru ki, bazı çiçeklere farklı bölgelerde farklı ad veriliyor. Belki bu çiçek de böyle bir şey. Bilmiyorum…
Çiçeksiz kalmayın, saybanla kalın!..

İlginizi çekebilir

Çeviri: Usta ve Margarita

Çeviri: Usta ve Margarita

Tema Tasarım | Osgaka.com