FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem, Haber 8 Mayıs 2023 110 Görüntüleme

Travma nedir?

Travmalar bireyin yaşamını tehdit eden, güvenlik hissini sarsarak bütünlüğümüze saldıran olaylardır. Travma ve travmatik olayların seyri ve sonuçları gibi, bu olaylardan etkilenen kişilerin yaşları, gelişimsel ve zihinsel kapasiteleri de farklı olur ve travmatik deneyimler karşısında verilen tepkiler kişiye özgüdür.
Kişinin ölüm ve ciddi yaralanma ile karşı karşıya gelmesi veya cinsel saldırıya uğraması gibi olayı doğrudan yaşamak yerine bir yakınının ölüm veya ağır olarak yaralanmasına tanık olması da travmadır. Travmatik olaylar günlük hayatın düzenini bozup hayatı tehdit ederken aynı zamanda panik, çaresizlik gibi duygular yaratır.
Travma sonrasında insanlarda ani davranış değişimleri gözlemlenebildiği gibi, şok, inkar gibi tepkiler ve bedensel ağrılar, ellerde ve ayaklarda terleme, baş dönmesi gibi farklı bedensel rahatsızlıklar görülebilir. Sarsıcı yaşam olaylarının ardından ortaya çıkabilen bu tepkiler aslında oldukça normaldir.

Travma aktarılan bir şey midir?

Travmanın bir sonraki nesle aktarımı demek, ebeveynlerden en az birinin yaralayıcı bir deneyime maruz kalması ve bu yaşantının etkisi ile birlikte çocuklarına davranış şekillerinin biçimlenmesi demektir. Bu etki çocuğa iki yolla yansıtılabilir: Ya çocuk ebeveynlerinin travma sonucu oluşturdukları depresif ya da kaygı semptomlarına direkt olarak maruz kalacak ya da deneyimlenen benzer travmatik davranışlar çocuklar üzerinde devam ettirilecektir.
Ebeveynlerde görülen olumsuz yaşam deneyimleri, ruhsal travma boyutunda yeni nesle aktarılır ve bu travmalar çözümlenene kadar kuşaklararasında aktarılmaya devam eder. Kuşaklararası travma geçişi üzerine gerçekleştirilen çalışmalar; ebeveynleri tarafından istismar ve/veya ihmale maruz kalan çocukların yetişkin olduklarında kendi evlatlarına, çocukken travmatize edilmeyenlere oranla daha kötü davrandıklarını ortaya çıkarmıştır.
Çocukluk çağı travmasına sahip olmanın, annelerin şiddet yönelimli çocuk yetiştirme stillerini benimsemesi ve uygulanması açısından güçlü bir yatkınlıkları olduğu belirlenmiştir. Bu noktada ebeveynlerin kendi çocukluk çağı travmaları, onların uygulamakta olduğu çocuk yetiştirme stilleri üzerinde olumsuz ruhsal etkiler yaratmaktadır. Olumsuz yaşam deneyimi bulunan ebeveynler, daha çok “travmatize edici” çocuk yetiştirme stillerini benimsemektedirler.
Kuşaklararası travma geçişiyle ilgili yapılan bir diğer çalışmada ise travmaların kendinden sonraki 3 nesle kadar genetik olarak aktarıldığından bahsedilir. Yani çevresel koşullar ve şartlar ne olursa olsun aile büyüklerimizin yaşadığı travmaların enerjisini taşırız.

Tema Tasarım | Osgaka.com