FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 6 Ekim 2020 789 Görüntüleme

YÖN

Bu hafta ne yazayım ne yazayım diye düşünüp dururken, (Sanki Türkiye gibi bir ülkede yazacak konu yokmuş gibi!), “bir Hızır” yetişiverdi sanki. Hani böyle anlarda böyle denilir ya halk arasında!..
“Hızır” konusunda emin değilim ama düşünmenin gücüyle bir şeylerin gediği konusunda eminim.
Beni bilenler bilir ki, bu tür yazılarımı pek uzun tutmuyorum. Çünkü insanlar uzun yazıları okumaya pek zaman ayırmıyor. Tabi kısa yazmamın bir gerekçesi de, okurlara düşünme payı bırakmaktır. Bir de gazeteci Peyami Safa geliyor aklıma: Gazete değiştirir Peyami Safa. Yeni patronu “Ne istersin?” diye sorar. Yazı başı elbette. “Kısa olursa 10, uzun olursa 5 lira” der o da.
Düşünüyorum, öyleyse özgürüm… Peki yeter mi?..
Açıklanmayan bir düşünce neye yarar ki?..
Bir ağaç düşünün. Tomurcuk tomurcuk oluyor ama bir türlü çiçek açamıyor. Düşündüğünü söyleyemeyen insan da böyledir işte…
Bir ara bir arkadaşım, “Neden yazıyorsun?” demişti.
İşte yüzlerce arkadaşıma bunun yanıtı:
Kendimi geliştirip özgürleşmek; insanileşmek, çoğalmak, rahatlamak için yazıyorum bir, insani, toplumsal, yurttaşlık sorumluluğumu yerine getirmek için yazıyorum iki, okurları aydınlatmak, düşündürmek, sorgulatmak için yazıyorum üç…
Tamam, nice insan düşünebiliyor, bu konuda sonsuz özgür, ya düşünme yetisi elinden alınanlar?.. Bırakın düşündüğünü söyleme özgürlüğünü, milyonlarca insan düşünme özgürlüğünden bile yoksun.
Kimi konular hakkında içinizden her şeyi düşünebilirsiniz. Ama düşündüklerinizi yeterince söyleyemezsiniz?.. Devlet, din, bayrak, ordu, Allah, şehitlik bunların başında gelir. Son yıllarda yenileri de eklendi bunlara. Çünkü egemen güçler bunlara sarılarak ayakta kalır, bunlarla besler toplumu, bunlarla örter yaptığı yaramazlıkları, dayanamaz bu konuda kendisi gibi düşünmeyenlerin düşüncelerine, sözlerine…
Böyle durumlarda insan ister istemez yüzlerce yıl gerilere gidiyor; bilimi, diyalektiği, geçmişte nice insanların düşüncesi uğruna hapislerde çürütüldüğünü, asılıp kesildiğini bile bile, (bugünün ağır koşullarından bu da), “Eskiden insanlar daha mı özgürdü yoksa?” sorusunu sormak durumunda kalıyor. Ne yazık ki!..
Hayyam 900 yıl önce yaşamış. Onun o zaman söylediklerini şimdi birisi söylese, inanın ki bir günde linç edilirdi diyesi geliyor insanın.
Siz “Hızır” deyin, oysa bilimdir, diyalektiktir, toplumsal ve tarihsel bilinçtir, sorumluluk duygusudur, özgürlük tutkusudur yardıma koşan ve doğrusunu söyleten…
Ağızda biriktirilene ses denmez ki…

Tema Tasarım | Osgaka.com