FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 3 Ağustos 2021 780 Görüntüleme

KÜÇÜCÜK YAŞAM KESİTLERİ / 21

Eşeğin ve atın altın olduğu yıllardır…
Abdullah Kiya Çiftçiler Köyündendir, at kadar eşek tutkunudur da.
Karaman’a gider bir gün. Pazarda gezerken satılık bir eşek görür. Çok beğenir eşeği; iridir, boyludur, gençtir, bakımlıdır… İstenilen parayı vererek alır eşeği.
Biner üzerine, Mut’a doğru düşer yola…
Güneş eğilmekte, zaman daralmaktadır, ivedisi vardır. Bu yüzden de eşeğe yüklenir durur. Ama eşek istediği hızda yürümemektedir.
İster ki karanlık çökmeden Sertavul belini geçsin! Ama eşeğin umduğu gibi çıkmaması ve zamanın daralması ürkütmeye başlar onu. Karanlık çökerse canavar saldırısı olabilir çünkü.
Baktı olmayacak, eşekten iner, eşeği önüne katar, “yürü aslanım” diyerek hızlanmaya çalışır. Ama çok değişen bir şey olmaz.
Bir yandan dil döker eşeğe, bir yandan küfrün bini bir paradır! Yanı başında bir kamyon zıngadak duruverir. Duran da Suçatı Köyünden Goca Bayram’dır. Akrabasıdır, yoldaşı iki kişi daha vardır arabada.
“Bu saatte buralarda ne işin var Abdullah Dayı, delirdin mi sen?”
“Böyle böyle…”
Dört kişi kaldırıp kamyonun kasasına bindirirler eşeği. Ve soluğu Suçatı’nda alırlar.
Abdullah Kiya da böylece derin bir soluk alır, kurda kuşa yem olmaktan kurtulur…
+++
Temel Eğitim’de ortaokul öğrencisidir Halil. Tarım dersinde bir arkadaşıyla taş atma yarışmasına girişirler. Delikli Kayanın önünden Deveci’ye doğru bir yol gider, oraya doğru atarlar taşı.
“Taş atma yarışması yapanlar gelsinler!”
Bir anda yönetim odasında bulurlar kendilerini. Odada bir de, başı kanlar içinde bir adam vardır. Meğer attıkları taşın birisi yoldan geçen adamın başını yarmıştır!
Nadir öğretmen bunlara bir dayak atar, bir dayak atar…
+++
İkisi de öleli yıllar olur…
Kardeştirler ama kişilik olarak karayla ak kadar birbirine benzemezler. Küçük olan Hamdi’dir, büyük olan Ali. Hamdi’nin gözü karadır, kavgacıdır, hak hukuk tanımaz, belinde hep tabancayla gezer, varlıklıdır. Ali ise bütün bunların tersi sessizdir, uysaldır, kimseye karışmaz, yoksuldur.
Köyleri Mut Çukurundadır ama yaylada da yerleri vardır. Babadan kalmadır yayla.
Hamdi’nin koyun sürüsü vardır, bahçenin bir köşesine de ev yaptırır. Ali’yse çadırda oturur.
Otlak yüzünden her yıl yayla köyüyle sorun yaşar Hamdi. Yayla köyü de hep koyuncudur çünkü. Mera yüzünden yıllardır bir anlaşmazlıkları vardır.
Koyun sürüsü genellikle geceleri güdülür ya, Hamdi’nin sürüsü o gece köyün merasına girer yine.
Artık bardak taşar ki, sabahleyin bunun hesabını soracaklardır köylüler, Hamdi’den.
Beş on köylü, kuşluğa doğru soluğu Hamdi’nin evinin önünde alırlar. Ama Hamdi Mut’a gitmiştir erkenden. Kalabalık çadıra doğru yönelir. Neye uğradığını anlayamaz Ali! Alamadın mı veremedin mi, alamadın mı veremedin mi, karısı yıksa da ortalığı, dayağına doyururlar Ali’yi.

Tema Tasarım | Osgaka.com