FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 18 Mart 2024 27 Görüntüleme

ENANİYET

Enaniyet İblis’in hastalığıdır. Nefsin önde gelen özelliklerinden olduğu herkesin malumudur.
Benlik, kendine güvenmek, gurur, hodbinlik, kendine taraftarlık içine aldığı başlıklardandır.
İnsan benliği sebebiyle daima nefsinin peşinden koşar ve hep kendini haklı görür.
Enaniyet insanın en tehlikeli ve zayıf damarıdır.
Bir açıkça fark edilen, bir de daha tehlikeli olan çeşitli kılıflara sarılı gizli enaniyet vardır. Bunlar insanların beğenisini kaybetmemek için enaniyetlerini bazen tevazu, bazen ilmin izzeti bazen de fedakârlık perdesine ya da şahsiyet perdesine sarabilirler.
Bu tip yapılar bir makama getirildiklerinde içlerindeki hastalık daha da pekişir.
Gizli enaniyet kişide pek çok ahlaki bozuklukları da beraberinde getirir.
Kolay yalan söyleyebilir, iftira atabilir, gıybetten hoşlanır ya da alıngan bir yapıya bürünüp duygu sömürüsü yapabilir. Benlik sahibi kimse başkalarının kusurlarını ortaya dökerek kendine imtiyaz tanıma derdindedir. Allah’ın ihtarlarının onu da içine aldığını aklının ucundan bile geçirmez.
O’nun içindir ki tasavvufun en ciddi meselesi insanın içindeki benliği bertaraf edebilmektir.
İnsanın en zor terkedebildiği kötü huy enaniyeti yani egoizmidir. Zıddı ise ihlas ve takvadır.
İnsan iman ve tefekkürde ne kadar derinleşirse bu dertten o denli kurtulur.
İman yerleşip kökleştikçe manevi arızalar da iyileşip şifa bulur.
Bu tip insanlar Kur’an’da şöyle tesmiye edilir: “O kimse ki hevasını ilah edinmiştir” (Furkan 43).
Bazen geçici bir başarı gösterseler bile akıbetleri pek iyi görülmez.
Mutlaka mezkûr ayetin tokadını yerler.
Günümüz “benlik ve enaniyet asrı” olarak tanımlanmaktadır.
Günlük hayatımızda böyle insanlarla karşılaşmamız oldukça muhtemel.
Şahsen ben emekliliğime yakın enaniyetine yenilen bir arkadaşımın samimiyetsizliklerine muhatap kaldım. Bu arkadaşım çok dindar ve beyefendi birisiydi. Ama gelgelelim benliği onu yanıltıyor ve bana yukarıdan bakmaya devam ediyordu. Ne yapsam bunu düzeltememiştim.
Enaniyeti onun bütün güzel hasletlerini kapkaranlık bir kuyuya atıp üstünü taşla doldurmuş gibiydi.
Bu olaylar emekliliğimi öne almamın sebeplerinden birisidir. Siz olmasanız bile birisi sizi rakip olarak görüyorsa yapabileceğiniz bir şey yok maalesef.
Bu olaylarda o kadar sıkıldım ki “Allahım bu mevzuda suçluyu bana göster, ben isem beni göster” diye dua ettim. Hemen uyumuşum. Rüyamda mahşer gününü görüyorum. Beni üzen arkadaş panikle saklanmaya çalışıyor. Ama nereye giderse gitsin etraftaki bütün spot lambaları onu gösteriyor.
Beni en çok şaşırtan şey, insanların bu kadar ibadet hayatı içinde olup sonra kim zarar görür demeden gıybet ve hatta iftira bataklığına saplanmasıydı. Bende onlara karşı hiçbir husumet yoktu oysa.
Bu yüzden gönlüm bir hayli kırık. Birisini yok yere küçük görüp ezmeye çalışmak ancak ZULÜMDÜR.
İşte enaniyet böyle bir şey…
Eskiden dindar görünümlü insanlardan etkilenirdim.
Şimdi artık hiç öyle değil.
Kalplere bakmak gerek…

O günlerde yazdığım bir şiir:

ENANİYET

Eski dost selamsız geçti
İçimdeki çocuk incindi
Çünkü onu hem sayar hem severdi

Sorunumuz enaniyetti
Bir derece önde diye makamatta
Hep bu tavra muhatap olmasından biraz da
Fırsatı kaçırmayıp rahatlıyor güya
Bilse kaybettiklerini
Bir gönül yapacakken bir selam
Kırıldı şimdi yok söylenecek bir kelam.

Tema Tasarım | Osgaka.com