FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 1 Kasım 2022 322 Görüntüleme

Jane Elliott’un Ayrımcılığa Karşı Uyguladığı Yöntem

Jane Elliott, Amerika’nın tutucu ve ırkçı olan Iowa eyaletinde bir ilkokul 3. sınıf öğretmeniydi. Geçen ay öğrencilere Martın Luther’i tanıtmış ve onlar da ayın kahramanı olarak seçmişlerdi. Nisan 1968’de, Jane Elliott Martin Luther’in suikastıyla medyada karşı karşıya kalmıştı. Bunun üzerine Elliott 8 yaşındaki öğrencilerine ayrımcılığı daha iyi anlatabilmek adına bir deney yapmaya karar verdi. Bu deney litaratürde bölünmüş sınıf deneyi olarak geçmektedir.
Deneyin ayrıntılarına gelecek olursak;
Elliott, öncelikle sınıfını mavi gözlüler ve kahverengi gözlüler olarak iki gruba ayırdı. İlk gün mavi gözlü öğrencileri üstün grup olarak belirledi. Çocuklara, göz rengini oluşturan pigment hücrelerinin zekâyı etkilediğini; mavi gözlülerin beyinlerinin kahverengi gözlülere göre daha küçük olduğuna dair çeşitli bilimsel veriler uydurarak, tüm sınıfı mavi gözlülerin daha zeki ve daha ayrıcalıklı olduğuna inandırdı. Mavi gözlü öğrencilere; daha fazla tenefüs zamanı, daha fazla yemek yiyebilme gibi haklar tanınacaktı. Bu durum sürerken kahverengi gözlüler ise ayırt edilebilmeleri için daha geniş yakalıklar takacak ve sınıfta en arka sıralarda oturacaktı. Mavi gözlüler daha zeki, başarılı ve güvenilirdi. Kahverengi gözlü öğrenciler ise tam tersi. Öğrencilerin davranışları kısa bir sürede büyük ölçüde değişti. Mavi gözlü öğrenciler kendilerini üstün görerek kahverengi gözlü öğrencilere zorbalık yapmaya başladılar. Üstelik kendilerini üstün gördükleri için dersteki ve sınavlardaki verimleri ve başarıları da artmıştı. Kahverengi gözlü öğrenciler ise tam tersi daha mutsuz, daha başarısız ve çekingen olmaya başlamışlardı. Bir sonraki gün ise Jane Elliott rolleri değiştirdi. Artık mavi gözlü öğrenciler azınlık durumundaydı. Roller değişince bir önceki gün aynı şeyi yaşayan kahverengi gözlü öğrenciler mavi gözlü arkadaşlarına fazla zorbalık yapmadılar. Çünkü aynı şeyleri kendileri de yaşamıştı. İki grup birbirleriyle oynamayı bıraktı. Jane çocukların bu kadar kısa zamanda bu kadar ileri gidebileceklerini tahmin bile edemezdi. Öğretmenleri her şeyin bir deney olduğunu, mavi ve kahverengi gözlü olmanın bir ayrıcalık olmadığını, ırkçılığında aynen böyle bir şey olduğunu açıklamıştı. Jane Elliott bu deneyle ayrımcılığın kendiliğinden var olmadığını, insanları ayrıştırmak ve bölmek için yine bir insan tarafından üretilip satıldığını göstermek istemişti. Jane’nin öğrencileri, ötekileştirilmiş olmanın acısını anlamış ve empati yapmayı öğrenmişlerdi.
Jane’in ilk deneyinden üç yıl sonra Kuzey Iowa Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, sadece bu deneyden geçen çocukların değil, Jane’in okulunda okuyan tüm çocukların, ayrımcılığa karşı davrandıklarını ortaya koydu. Deneyden geçen çocukların pozitif değişimi, okuldaki diğer çocuklar üzerinde de pozitif etki yaratmış örnek olmuştu.
Elliott’un bu çalışması, psikoloji dünyası üzerinde derin bir etki yaratmıştı. Aynı zamanda, insanların kendileri dışında yani “öteki” olarak nitelendirdikleri her kesimin karşıya kaldıkları sorunları anlamaları için ülke çapında ve tüm dünyada kullanılmaya devam ediyor.

Tema Tasarım | Osgaka.com