FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 25 Aralık 2023 153 Görüntüleme

TAHTACI GELİNİ ORMAN GÜZELİ

“Tahtacı gelini, orman güzeli
Çek bıçkını, dağlar senindir.”
AŞIK ALİ İZZET ÖZKAN

Tahtacılarda yaşam doğum ile başlar. Kız çocuğu olunca akrabaları, dostları bir araya gelir. Evin önüne kütük atarlar. Horoz, koyun, keçi bir kan akıtılır. Saz gelir, davul gelir bir cümbüş başlar. Mengiler oynanır, halay çekilir.
Kızın kırkı için kadınlar toplanır. Suyunu hazırlarlar, kırk taş atarlar. Çocuğu Dede, Mürebbi eşi ebe veya ana yıkar, kurular. Getirilen hediyeler, süsler ile çocuk süslenir, giydirilir. Zilli Del bekler çalmaya başlar, sonra sazlar gelir.
Kız altı aylık olunca kına yakılır. Kaynana keseyi açar, torunu için ziyafetler hazırlar. Eş dost birlikte önce kınayı köy içinde eğlence ile gezdirirler, sonra kına yakılır. Çocuğun eline, anasının eline kınalar yakılır. Sonra gelenlerin eline kına yakılırken, nefesler söylenir. Saz çalmaya başlayınca oyuna kalkarlar.
Kız üç dört yaşına gelince, ona mengi oynama öğretilir. Her cümbüş, her düğünde artık o da oynamaya başlar. Üzerine kutnu zubun giydirilir koşmaya başlar.
İşlikte anaya, babaya yardım başlar. Bir gün bakarsınız hamur yoğuran anaya yardım ederken görürsünüz. Önce hamur yoğrulur, ama kızılmaz. Onun hamurundan ilk bazlama yapılır, önce anası yer, sonra ona verilir. Emek en yüce değerdir. O hamur bezesi atılmaz.
Tahtacı kızı ergenlik çağına gelince düğünlerde, cümbüşlerde ortaya çıkar. İçinden geldiği gibi eğlenir, özgür bir yaşam onu bekler. Bir gün olur, bir oğlana yeler. Onu mengi oynamak için meydana çeker. Bu mesajdır.
“Bak çocuk sana ılıklanmaya başladım.”
İşte o genç oyun bilmiyorsa, o zaman çok zordur. Kız bir başka gün, diğer bir genci ortaya çekebilir.
Onun için ergenlik çağına gelen çocuklar mengiyi öğrenir. Ortaya çekilince onun ile oynar. Kimse onları kınamaz, kimse onlara kızmaz. İşte Tahtacı toplumunda hoş görü burada başlar. Kızına, oğluna güven duyma çok önemlidir.
Bir düğünde bir kız beni ortaya çekti. Mengi oynadık. Bir süre sonra evlerine gittiğimde, annesi:
“Ben eltime gideceğim” deyip, bizi baş başa bıraktı. Oradan buradan sözedir oldu. Şiirler, türküler derken bir ılıklanlanma oldu. Belli bir süre sonra ana geri geldiğinde sohbet değişti, sonra ayrılma vakti.
“Güle güle oğlum, anana selam söyle.”
Kız, oğlan kendi arasında arkadaşlıklarını devam ettirmeye başlarsa, işte o zaman yasanlılık dönemi başlar. Kendi aralarında bir bağ kurulmuştur. Kızın anası bilir, yakın çevresi bilir. Onları izlerler.
Günü gelince bir Cuma akşamı horoz kesilir, Dünürcü başı yola çıkar. Kız istenir, verilir. İşte yasannılık, nişanlığına dönüşür. Asbap kesme, okuntu gönderme, derken bakmışın, bayrak cümbüşü başlar.
Ormandan uzun bir çam ağacı kesilir, evin önüne dikilir. Bayrak asılır, süslenir. Düğün başlar. Kına, döğme, çeyiz gezdirme, bir bakmışsın, gelin ata biner gezdirilir. Bayraktar önde, gençler arkada. Bir meydan yeri bulduklarında bayraktar bayrağı yere çakar. Mengi başlar, halay başlar. Yasanlı gençler burada belli olur. Yan yana oynanır. Hele halaya geçildiğinde el ele tutuşmuştur. Orada sevda ortaya çıkar, yüzlerde sevgi yumağı renk renk olur. Eğer üç etek zubunu giymişse, allım yeşillim yazmalar boyunlarda oyunun hareketine göre havada uçuşur.
Öz güven ile yola çıkan gençler daha az hata yapar. Baskı yapılmışsa, işte o zaman kaçmalar ortaya çıkar. Ormanda yaşayan bir toplum için öz güven biterse, yaşam denetlemek o kadar zor olur ki. İşte Tahtacılarda kadının yeri burada önemlidir.
DEVAM EDECEK…

Tema Tasarım | Osgaka.com