FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 23 Ağustos 2022 342 Görüntüleme

VİCDAN

Son yıllarda yaşadığımız olumsuzluklar ile toplumun yapısı günden güne o kadar çok değişime uğruyor ki duyduklarımız, gördüklerimiz ve yapılanlar karşısında şaşırıp kalıyoruz. Biz nerede yanlış yaptık sorusunu kendimize sorarken vicdanımızın sesine kulak verip merhamet duygularımızı gözden geçiriyoruz. İçinde yaşadığımız toplumu ve yaşananları sorgularken sevmek sevilmek gibi kutsal değerleri yok sayarak duygularımıza ihanet ediyoruz. Yaşama gülümsemeyi, yaptığımız her davranışın bizi hayata bağlayan yaşam parçacıkları olduğunu unutmak yaşadığımız olumsuzlukları görmezden gelmek kendimize yapacağımız en büyük ihanettir. Onun için kendimize yalan söylemekten vazgeçip yaşama sarılmalı, içimizdeki sevgiden, saygıdan vazgeçmemeliyiz. İnsanı insan yapan şey içimizdeki sevgi ve güzelliktir. Sevginin olmadığı hiçbir yerde güzelliğin barınmadığı bir gerçektir.
Aslına bakarsanız her şey çevremizde vazgeçilmez olduğumuz yalanına inanmakla başlıyor. En iyi arkadaş, en iyi dost ve en vefalı insan benim derken içimizdeki benler öylesine karışıyor ki toplumun istediği benlerin dışına çıkamıyoruz. Zaten herkesin birbirine benzeyip aynı yaşamaya çalıştığı bir ortamda kendimize ait bir yaşam felsefesi ürettiğimizi düşünmek doğru mudur? Bu gün olmuş ne kadar iyi ya da kötü olduğumuzun ölçüsünü bulmaya çalışıyorsak bizi kimlerin tartması gerekiyor? Geçmişinde kötü olan birinin bugün iyi olma ihtimali ne kadardır? Geçmişinde iyi olduklarına inandıklarımız bugün bizleri yanıltıyorsa kim ne kadar kötüdür ya da biz doğruluğun neresindeyiz?
Konu doğruluk olunca hemen yalan eylemini sorgulamak istiyoruz ama kolay kolay kimse yalan söylediğini ya da kandırıldığını kabul etmiyor. Oysa kendinize bile tahammül edemezken hayırsız ve başarısız çıksa da yıllarca çocuklarınızın kahrını çekmiyor musunuz? Ne kadar vefasız olursa olsunlar eşlerinize ve dostlarınıza katlanmakla övünürken etrafınızda üreten, düşünen ve gelişen insanları görmeye neden tahammül edemediğinizi hiç düşündünüz mü? Daha zeki olduğunuz için biçare insanları görmekten mutlu oluyorsanız o zaman bu insanların vicdanlarını sorgulamak yerine zekâlarını ölçmeyi denediniz mi? Bunu yapmaya gücünüz yetmiyorsa hala birçoğumuzun anlamaya çalıştığı edebiyatın, felsefenin ve sosyolojinin tarihini yazan insanların yaşamlarını bir daha okuyun. Gerçi yaşamdan gerekli dersi alamayanların okuyarak da bir yere varacağına inanmıyor ama yine de yalanlarıyla kirlettikleri toplumu kurtarmaya çalışanların yakasını bırakmak istemiyorum.
Çünkü kendilerini topluma adadıklarını sanan bu insanlar farklı davranıyor görünseler de aslında verdikleri zarara bakınca ne kadar benzer olduklarını göstermek istiyorum. Cahil olanları vicdan algılarını kullanarak bir yere varmaya çalışırken, kültürlü olduğunu düşündüğümüz kesim saygı ve kariyer üzerinden, bizim dediğimiz çevre ise sevgi ve merhamet algıları üzerinden toplumu korumaya çalışıyorlar. Oysa bana göre toplum yalancıları bir ailenin diğerinden kutsal olmadığını, bir sevginin diğerinden büyük olmadığı gibi hiçbir vicdanın da diğerinden ağır olmadığının farkına varamadıkları için korumaya çalıştıkları sağlıklı toplumda düşünemeyen, sevemeyen ve üretemeyen insanların sayısı git gide artıyor.
İşte o nedenle hangi konuda olursa olsun insanlar mecbur kaldığı için hiçbir eylemi yapmamalı. Anlayacağınız dayatılan değil özlediğimiz toplumla yaşama sarılmalı. Sarılmalı ki gelecek umutlarımız çoğalsın.
Sevgiyle ve dostlukla kalın.

Tema Tasarım | Osgaka.com