FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 17 Ocak 2023 288 Görüntüleme

PERS YOLU / KÖKOÇÜ KAVAKÖZÜ KÖYÜ / KOKUCU

Şamanizm konusunda oldukça bol kaynak var. Ulaşmak mümkün. Bu nedenle Şamanizm’in ne olduğu konuna girmek istemiyorum. Konumuz, bir inanışın devamlılığına, bugünkü izleri/izlerine dair.
Şamanizm’i; “Türklerin, Dünya ve diğer âlemlerle iletişim kurma kültü”, şeklinde özetlemek mümkün görünüyor. Şamanizm kültünün bilicisi, bilindiği gibi Şaman’dır.
Bugün Türklerin Tarihi’ni okuyorum. Geçen yıl, okuma listemde olup da okuyamadığım. Yazarı, Doğan Avcıoğlu olan. Cengiz Han’ın han olmaya çabaladığı, Timuçin döneminde, “Kökoçü” çıktı karşıma. İlgili olarak yedi yaş civarı bir hatırlama yaşadım. Başka zamanlarda da hatırladığım.
Döneminde, toplumunun yaşamında önemli roller oynamış, kudretli bir şaman Kökoçü. Timuçin’in annesi Hoelun’un Yesügey’den sonra evlendiği, Munglik’in oğlu. Kökoçü ile ilgili bilgiler, Avcıoğlu Doğan’dan.
Bilindiği gibi, bilimsel yaklaşımda, insan yetişmesinde, eğitiminde, iletişiminde, etkileşiminde korkutmanın yeri yoktur. Mevcut olduğunu bildiğimiz “diğer yöntem/yöntemler” demekten kaçındığım, yaklaşım/uygulamalar da korkutmanın/korkutmaların olduğu.
Dünyayı, yaşadığım alanları sorgulamaya başladığım ilk dönemlerde, “kokucu” ile tanışmıştım. Doğup büyüdüğüm Kavaközü Köyü’nde. Kavaközü’nün, bin dokuz yüz yetmişli yılları dâhil sonrasını, yaşadığım içinde bilirim. Aşağı Mahalle’nin, köy merkezinin orta noktasında, Nizam Salih Oğlu Kara Kiya Hüseyin ve soyunun evleri vardı. O günkü evlerin bir kısmı, yeni yapılaşma için, yetmişli yılların ortaları civarı yıkıldı. Yıkılan evlerden biri, Salih Ata’nın, namı diğer Ocakçı’nındı. İki odalı, engin, küçük pencereli, dar kapılı, taş örgü, toprak dam, pardıçelengili hatırlıyorum.
Akşam vakti, karanlık baskın. Lamba aydınlatmalı bir gece. Ocakçı’nın evinin girişi hayat formunda. Dış kapının hemen yanında bir iç kapıyla, çok fonksiyonlu ikinci odaya geçiliyor. Oda kalabalık. Kadınlar toplanmış hatırlıyorum, ama nedenini hatırlamıyorum. Yetişkin/delikanlı erkekler yok. Biz çocuk olduğumuz için orada bulunuyoruz/bulunuyorum. Hatice İnce, ki biz ona Hatçe Yenge deriz, Mustafa Amcamın eşi. İkinci oda girişinin hemen önüne oturmuş, uzattığı bacakları üzerinde, oğlu Avni olarak hatırladığım bebeğini sallıyor. Oda zaten küçük olduğu gibi, kalabalıktan adım atacak yer de yok. Bir bakınıp, bebeğin üzerinden bir adım atarak ileri geçtim. Hatçe Yenge, uyardı: “Bu saatte, bebeğin üzerinden, geçilmez”miş. Aynı şekilde geri geçmemi istedi. Geçmemle, oluşacak kötülükler, geçtiğim gibi geri geçilerek, geri alınıyormuş. Tereddüt etmiş olmalıyım ki, “Geçmezsen, KOKUCU’yu çağırırım” dediğini hatırlıyorum. Büyük ihtimal, geri çeçmiş olmalıyım. “Kokucu” tehdidi alıyorum, çocuğum!
Pers Yolu üzerinde kurulu, kadim Sibila Kenti eteklerinde, bir Türk köyü olan Kavaközü’nde, bu anın yaşandığından, yaklaşık sekiz yüz yıl önce yaşamış Şaman Kökoçü. “Korkutma” yöntemi ve “Kokucu” olarak.
Zaman kavramı, tarihin derinliğine indikçe kısalıyor bende. Evrensel, “değişim” yasası gereği, insanlar da sürekli olarak değişiyor. Değişiyor değişmesine, ama nitel değişim, çok da kolay ve hızlı görünmüyor. Kim bilir, yoksulluğun tarih olduğu zamanlarda hızlanır belki.

Tema Tasarım | Osgaka.com