FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 6 Nisan 2023 234 Görüntüleme

ÖRENDENYAKA / PERS YOLU’NDA KARAMANOĞLU YERLEŞİMİ

Karabey; zamanının Masara bu günkü Yıldız Köyü halkındandır. Ailesi ile birlikte Osmanlı’nın 1800lü yıllarındaki ayanlarındandır. Yıldız Köyü ve yukarısı dağlık bölgeler yaşam alanları olup, yayla anlamında Mavga Kalesi’ni merkez olarak kullanmaktadırlar. Kendinden büyük abisi ayanlığın yönetsel tepesinde bulunur. Aile içi bir anlaşmazlık nedeni ile abisinin bulunduğu yapıdan ayrılır ve Kestel Dağına yerleşir. Adı olmadığı kesin ama bildiğim anılışı Karabeydir.
Kestel Dağı; eteklerinde kurulu kadim Coropissos antik kenti, iki muhteşem kanyonu, vakti zamanında Mut İlçesi’nin diğer yaylacıları yanı sıra bürokratik idari yapısının yaylası olması, Karamanoğlu Beyliği’nin son beyinin burada öldürülmesi, Bu günkü Dağpazarı Köyü’ne Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk zamanlarında adını vermesi gibi değerleri olan, muhteşem bir dağdır.
Kişisel araştırmalarım sonucunda edindiğim kanaatime göre, Kestel Dağı olmadan önce “KETİS DAĞI”dır. Türklerin, Anadolu Yaylasına akmaya başlamalarından itibaren, Ketis başkalaşım sürecine girmiş ve “KESTEL” olmuştur. Tarihi kaynaklarda da bu günkü Pirinç Suyu öncesinin Pirundu yukarı kısımları, Ketis içleri diye anılır.
Ketis Dağı, bu gün ki Kestel Dağı ile tanışmam yirmi beş yaşımdadır. Daha öncelerinde yöre köylüleri Mut kent merkezine yürüyerek ulaşım sağlamaktaymışlar. Muhteşem ve tüm bu çalışmaların odağında olan köyüm Kavaközü’nde olduğum bir tarihte, atalarımın izinden aynı yöntemle Mut kent merkezinde bulunan kadim “Civcik Mahallesi” Bulgurcular Sokaktaki evimize ulaşmak istedim.
Kestel Dağı na ilk tırmanışım bu yolculukta olmuştur. O ilk yürüyüşümde gördüğüm Kara Kaleyi daha önce gördüğüm Mavga Kalesi sanmıştım. Sonraki zamanlarda birçok defa Ketis Dağı’na çıktım ve anladım ki Kara Kale, Mavga Kalesi değildir. Bu yanılsamadaki en büyük rol, eteklerinden kıvrılarak ilerleyen eşsiz Batı Kestel Kanyonu’nu izleyen, kendisinden koparılan çarşaklarla oluşan izden kanyonda geçiş olanağı yaratmış, çevresine olağan üstü hakim, kuşatılması olasılıksız, muhteşem kaya kütlesini, çabaları ile kaleye dönüştürüp, adını Kara Kale koyan Kabey’indir. Mavga sakini abisine, bir çeşit meydan okuma olsa gerek, Kara Kale yi neredeyse önceki ikametgâhı Mavganın aynısını yapmış.
Karabey, yazlık ikametğahını Kara Kale olarak oluşturmasının yanı sıra kışlık ikametgahını da ayırıp Masara Köyü eteklerinde Pirindu ırmağı hakim yerlerinde Karabelalı Köyü’nü kurmuş. Karabelalı Köyü’nün bu günkü adı Esençay Köyü dür. Mensubu olduğum Kavaközülü İnceler Sülalesi’nin, Kavaközü yerleşimli ikinci kuşak insanlarından İnce Mustafa nın üçüncü eşi Kiraz Ebe Karabelalı’dan. Kavaközü halkı Kiraz Ebe yi Karabelalılı diye anar.
Karabelalı Kiraz Ebe nin Karabey sülalesinden olduğu, olasılık dâhilinde ama detayını bilmiyorum. 1929 doğumlu olan babam da bilmiyordu. Akrabasal etkiler bir yana, maddi nedenler gereği Kara Bey Kavaközü’ne Koyunyunağına gelip oradaki ekonomik fırsatı görmüş olmalı. Suyun gözünden oluşturduğu bir kanaldan suyu ilerleterek, uygun yüksekliği bulduğu yere, döneminin en önemli sanayi kuruluşlarından bir su değirmeni kurarak yörenin oldukça geniş alanlarının unlarını öğütmüş. Değirmenin adı da Kara Değirmen olmuş. Kara Değirmen girişine kurulan boğaza adını vermiş ve belkide o zamana kadar, Koyunyunağı Boğazı olan boğazın adı Değirmen Boğazı’na dönmüş.
Fiziki varlığının dışında değirmenle kaynaşmam İnce Memed 2 romanı ile olmuştur. İnce Memed değirmende kıstırıldığında Kara Değirmen de kıstırılmıştım ben de!
Bu yazıyı yazdığım şu tarihlerde artık değirmenin bir kısım izlerinin dışında bir şey kalmamışsa da boğazın adı Değirmen Boğazı olmaya devam ediyor.
Değirmenin hikâyesini “Kara Değirmen Pers Yolu’nda Bir Su Değirmeni” yazımda işlemiştim. Bu nedenle burada girmiyorum.
İlk bildiğim zamanlardan, yirmili yaşlarımın ortalarına kadar Kara Değirmen, üçüncü sahibi olarak bildiğim, babamın annesi tarafından dedesi, devamında dayısı tarafından çalıştırıldı. Ben de bizzat un öğütmeye gittim. Kavaközü ile değirmen arasındaki yol; Şırlavık, Kömürcü Yolu, Gavur Mezarlığı, Efe Dede’nin Söğütü Örenden Yaka, değirmen hattı ile ilerler.
Nihayet, bu seri yazılarımızın öznesi olan Örendenyaka’ya geldik.
Devam edecek.

Tema Tasarım | Osgaka.com