FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 15 Haziran 2021 720 Görüntüleme

GÜLNAR BAZARINA GİTTİK

Gülnar’a bir zamanlar BAZAR’da derlermiş. Köyden çıkanlar biz BAZAR’a gidiyoruz. Toroslar’ın tepesinde orta yerde bir yerleşim yeri. Köylerden ürünü eşeğine, katırına, atına yükleyen gelmiş ürünü satmış, ucuzcu Veli’den alış verişini yapıp, köyüne dönmüş. Hükümet konağı bile yokmuş. Aşağıdan Gilindire’den yazları geliyor, kışları aşağı göçüyormuş. Bir gün Bazar halkı, “Hükümet kalsın burada” demişler. Bir iki bina yapıp, ilçe oluvermiş. Adı da Gülnar… Moğol zulmünden obası ile buraya gelen Gülnar Hatun bir adı burada yaşamaya devam etmiş.
Yıllardır ilçeye yakın Tozkovan köyü burada hep egemen olmuş. Başkan onlardan seçilmiş. Ya da onların destekledikleri kişiler olmuş. İki kişi siyasette egemen olmuş. Veli Yıldız ve Fevzi Arıcı… hiç ama hiç partizanlık yapmamışlar. Hangisinin partisi iktidarda ise her gelen Gülnar’lının işi yapılmış. İşe başlatılmış, tayinleri ile ilgili çalışmalar yapılmış. Derler ki Ankara Palas Oteli’nde bir masa varmış. CHP iktidarda ise Veli Yıldız, Adalet Partisi ya da Doğru Yol Partisi iktidarda ise o masada Fevzi Arıcı oturmuş. Ama masanın yanında bir sandalyede ise diğeri yer alırmış. Önemli olan hizmet. Gerisi teferruat.
Eğer bir yerde 5 kişi bir araya gelmişse, Gülnarlılar Derneği kurmuşlar. Yoksa İçelliler bir araya gelip, Taşeliler Derneğini kurmuşlar. Ülkenin bir yerinde örgütlü toplum. Dayanışma ruhu devam ediyor.
Bir hikaye dillenir. Nil Astronot aya ayak bastığında, omuzu tehlisli birini görür. Şaşırır. Ona kim olduğunu sorar, “Şu ilerde bir Gülnarlı gitti. Eğer bağında üzüm olduysa tak tak helva yapacağım” der. Gördüğü kişi Ermenekli imiş. İşte Taşeli yöresi insanları hep ileri gidiyorlar. Onları alkışlıyorum.
İşte 25 bin nüfuslu bir ilçe olan Gülnar Bazar’ına bir Cuma sabahı Mevci Arslan, Emin Doğruöz’le birlikte gittik. Küçük bir çorbacı dükkanından kelle- paça çorbamızı içtik. Eskiden politikaların harman olduğu dutlu kahve yoktu. Ama birkaç çınar altı vardı. Yol arkadaşlarım Bazar’ı gezerken ben de bir ziyaret yaptım. Kısa bir süre önce tanıdığım Harun Tınas’ı evinde ziyaret ettim. Akdeniz mahallesinde orman deposu üstünde bir evleri var. Akdeniz den Bobadıl’dan vadisinden esen rüzgarların yaladığı bir yerde tepenin başına evler yapılmış. Çınar ağacı boy boy olmuş. Asırlara meydan okuyor.
Babası Hayati, annesi Yaşar ve kardeşi Elmas bizi karşıladı. Harun özel yaşam aracında sohbete katıldı. Daha önce okuduğum yaşamını anlatan BENDE VARIM kitabının ikinci baskısı yapılmış. Onu ve şiir kitabı SESSİZ ÇIĞILIĞIM, şiirlerini paylaştığı KIRMIZI EDEBİYAT dergisini imzalayıp verdi. Birlikte resim çektirdik. Tekrar görüşmek üzere ayrıldım.
Harun, 5 yaşında DMD Kas hastalığına yakalanmış. 29 yaşına gelmiş, solunum cihazlarına, özel yaşam yatağına, aracına bağlı olsa da yaşama sıkı sıkıya bağlanmış. Artık bilgisayarının başında okuyor, müzik dinliyor. Şiirlerini yazıyor, paylaşıyor. Yaşam öyküsünü kitabında tanıdık. İçindeki duygular şiirlere yansımış. Kitaplarını msn dan okuyucularına ulaştırıyor. Annesi, babası ve kardeşleri onun hep yanında. Toroslar’ın tepesinde Gülnar’da yaşamak. Poyraz çıkınca, orman yangınları olmasın diye sık sık kesilen elektrik. Bir şeyler yapmalı. 300 gün güneş günü olan Gülnar’da ev modeli bir Güneş Enerji santrali kurulsa, yaşamı daha kolay kılınacak. Bir zamanlar yerel yönetimler yörük çadırlarına güneş panelleri kurdular. Onlar şimdi dağın başında aydınlanıyorlar. Hem de 24 saat. Bir şeyler yapmalı. Harun Tınas’ın oturduğu eve bir güneş santrali kurulmalı. İşte o zaman Harun daha mutlu olacak. Şiirlerini daha mutlu yazacak.
Harun Tınas yaşamını şöyle özetliyor:
“Yıllar bana soğuk bir düş kırıklığı içerisinde geldi. Hayat denen oldu her ne engel varsa serdi önüme. Kara kışlara demir attım. Önce yürümem gitti. Elimden, ardından kollarım zayıfladı, kemiklerim eğildi ve en sonunda nefesimde çekildi ciğerlerimden. Geriye bir canım kaldı. Benim yitip, artan bir tek canım. Sessiz bir dümende, hayata tek pencereden bakar oldum. Yalnız doğdum ve yalnız hapsoldum. Her daim mutluluğu yalnızlığımda aradım. Yoktu çığlıklarımı duyan! Ailem bile anlamadı beni. Her şeye rağmen en büyük destekçim ailemdi. Özellikle annem. Yıllarca hep içime akıttım göz yaşlarımı. Sessiz çığlıklara büründüm. Sonunda çıkışı şairlikte buldum. Bu felsefeye inandım. SESSİZ ÇIĞILIĞINI DİLE GETİREMİYORSAN; YAZ O ZAMAN.”
Oradan ayrılınca Gülnar Bazar’ına uğradım. Kantaron Çiçeği aldım. Mut’tan gelmiş kaysı, pembe domates, karpuz, Ermenek pekmez helvası; Bazar’da her şey var. Köylü kadınlar kapalı pazar yeri önünde ceviz, nohut, mercimek, dövme, peynir, çökelek, tere yağı, yumurta, taze kekik, fideler, ala kaysı, zerdali satıyorlar. İçerde pazarcılar yer alıyor. Ama en çok dışarıda kadınların ürünleri satılıyor.
Not : Harun Tınas’ın; SESSİZ ÇIĞLIĞIM şiir kitabı. Gazel Yayınları, BENDE VARIM yaşam öyküsü. Kırmızı Leylek Yayınları’ndan temin edilebilir.

Tema Tasarım | Osgaka.com