FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 26 Nisan 2022 529 Görüntüleme

ŞİİR TERKİSİNDE BİR İŞGALCİ; MANZUME

Şiir binlerce yıl geçmişi olan tarihin en eski sanatı. İnsanların yazıyı bile bulmadan önce ezberlerini kolajlayan sanat; şiir.
Günümüzde “manzumeye” tutsak edilmesi şiir adına birazcık hüzün verici. Şiiri diğer sanatsal yazın alanlarına göre farklı kılan, eskilerin deyimiyle “mazmun” günümüz söylemiyle “imgedir.” Manzume uyak ve ölçü bakımından çok farklı değildir. Fark şiirde yoğun imge kullanımıdır. Manzume öyküde anlatılabilecek bir olayı dizelerle, uyaklı ve ölçülü anlatmaktır. Amaç okuru bir olay örgüsü içine çekmek olduğuna göre imge kullanmak çok gerekli değildir manzumede. Hatta şiirde dil duygusal işlevde kullanılırken manzumede öyküleyici işlevde kullanılır. İşte şiirin onulmaz cazibesi burda başlıyor. “Kar yağdı.” cümlesi bir manzume söz öbeği iken “Doğa gelinliğini giydi.” bir şiir öbeğidir.
Sözcük seçimi de şiirde farklılık gösterir. “Ben de seni bir vefalı yar sandım.” yerine “Ben de seni bir vefalı yar saydım.” demek şiirin hem içeriğini hem de türkünün anlam bütünlüğünü zedeler. Zira “sandım” kandırılmak anlamında; “saydım” karar verdim, tecrübe ettim anlamında kullanılır. Oysa bir manzumede “Aptal karga gak dedi.” yerine “Aptal karga gagladı.” demek çok da sorun değildir.
Milli şairimiz Mehmet Akif kahvehaneyi anlattığı manzumesini yazmadan önce günlerce kahvehaneye gözlem yapmıştır. Olaysal devinimlerin gözlemlenmesi manzume için önemlidir. Mekanı betimlemek öykülemenin temel unsurlarından “mekan, zaman ve olay” unsurlarını birlikte yakalayıp hareket ivmesine katmak manzume için önemlidir.
Sonuç olarak günümüz şairlerinin büyük bir hevesle çıktıkları yazın yolculuğu genellikle şiir adresini sorarken manzume çıkmazından öte pek de gidemiyor. Aradaki farkı bilerek yazmak şiire biraz daha yaklaştırabilir şairlerimizi. Şiirle kalın!..

Tema Tasarım | Osgaka.com