FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Haber 15 Nisan 2024 23 Görüntüleme

KÜÇÜCÜK YAŞAM KESİTLERİ / 54

“Yetmişli yılların başı. Abim Almanya’dan siyah beyaz bir televizyon getirdi. Doğancı Mahallesinde oturuyoruz. Tüfekçi Veli’yi çağırdık. Çatıyı delip anteni tutturduk. Ayarını yaptık ama görüntü net değil, karıncalanıp duruyor. O yıllarda TRT var yalnızca, şimdiki gibi özel kanallar yok.
Abim Almanya’ya geri döndü. Görüntü iyi olmadığı için televizyonu izleyen pek yok. O yıllarda televizyon vergisi var. Televizyonu kapatıp vergiden kurtulmak istiyoruz. Ne yapacağız diye postaneye gidip sorduk. “Televizyona göre bir kese diktireceksiniz, bir de küçücük bir dal parçası getireceksiniz, gerisini biz hallederiz” dediler.
Bir kese diktirip içine televizyonu koyup götürdük. Tabi bir de dal parçası. Kesenin ağzını bir iple bağladılar, bağlı yere dal parçasını koydular, ipin uçlarını da dal parçasının üzerine yerleştirip üzerine mum erittiler, üzerine kırmızı bir mühür bastılar.
Geri götürdük gittik mühürlü televizyonu. Vergiden de kurtulduk!
O yıllarda yanılmıyorsam dört yerde televizyon anteni gözüküyordu; bizde, Şentürklerde, Aydın Sinemasının sahibi Hilmi Aydın’da ve yine Almanya’da çalışan Çataklı bir marangozda. Başka varsa da bilmiyorum.”
+++
“Yıl 1965. Hocantı’da tam 90 gün karpuzda çalıştım. Hocantı’nın her yeri karpuz ekili arkadaş. Günlük başladığımda 4 liraydı bıraktığımda 5. Doksan gün hiç yemek yemedim. Karpuz ekmek, karpuz ekmek, hep! Karpuzsa kilosu 10 kuruş.
Sonunda ver elini köy. Gelirken şu türküyü tutturdum:
Aladağ’ın ardında
Anan baban var mıydı
Anan baban olsaydı
Seni bu dağlarda kor muydu?
İş biter mi, köye gelince bizim ‘avratla’ 80 teneke harap zeytin topladık. Satamadım bir türlü. Damın üzerinde günlerce dökülü durdu. Şimdiki gibi aşı zeytin yoktu o yıllarda. Dağların zeytini kim toplarsa onundu. Sonunda teyzemin oğlu aldı da kurtulduk. Böyle işte…”
+++
“Yıllar öncesi, terziliğin ölmediği yıllar, Mut’ta terziyim, işlerim iyi…
Adana’da Bossa fabrikası peşin çalışıyor, peşin kumaş almaya gücüm yetmiyor. Konya senetli verdiği için Konya’dan alıyorum kumaşı. Terzi arkadaşların çoğunluğu böyle.
O yıllarda en gözde kumaş Altınyıldız, ben de en çok ondan alırım.
Takım elbise dikerim, ceket dikerim, pantolon dikerim, yelek dikerim…
Allı şanlı bir esnafa bir iki yıl içinde bir iki takım elbise diktim. Borcu birikti birikti, o günün parasıyla 1.600 lira oldu. İstemeye varırım, ya 20 lira verir ya 30 lira. Çocuğa harçlık verir gibi. Memleketimi terk edecek kadar canım sıkkın yahu, bıraktım gittim memleketimi!..”

Tema Tasarım | Osgaka.com