FLAŞ HABER:
Ana Sayfa Gündem 1 Kasım 2022 171 Görüntüleme

DOSTA AYARLI ZAMANLAR…

3. Bölüm

Yani deyip uzatıyormuşum ya hani! Mesafeler olsa da aramızda rüzgârın diliyle konuşmayı, onca kalabalığın arasında hişt diye seslenişini. Yani demem o ki güzel dost; gittiğin gün kadar yorgun bir o kadar da özlem dolu yüreğim. Nereye gidersem gideyim hep seni arıyorum. Aradığım şeyin kendimde olduğunu bilerek ama başka yerdeymiş gibi dolaşarak. Yeni baştan yaratmak kendimi… Zaman denen yolculuğun kervanına katılıp, yeni düşler kurup yeni yerler keşfetmek… Şimdilerde ardında bıraktığın muhteşem güzellikleri müzeye dönen evimin duvarlarına, duygularını da gözyaşlarıma astım. Düşersen gözümden silmesi kolay olsun diye. Elime verdiğin kalemine sarılıyor rengârenk resimler çizmeye çabalıyorum olmuyor. Her tuval yarım kalan resimlerle dolu, her bir renk gözlerimi acıtıyor ve kalemim siyaha boyanıyor. Anlayacağın ne yaparsam yapayım ne yıpranan zaman ne de düşlediğim yaşam hiçbir tuvale sığmıyor ve ben yine yazmaktan vazgeçiyorum.
Hayallerimi sorma;
Bazen pembeye çalan kalemimizle coşuyor yıldızlara kahkaha attırıyoruz… Bazen de dolunay olup bulutlara göz kırpıyoruz…
Avazımız çağlayanlarda çınlarken hazanlara inat savruluyoruz rüzgârlarda.
Sonra sen Toros’un tepesinde bir kar tanesi oluyorsun
Ben de bahardan kalma bir yaz…
Sana bakınca gözlerim yanıyor/ Dokununca ellerim siyaha boyanıyor
Sonra karışıp gidiyorsun toprağa…/ Ben diyorum; ben ne yapacağım sensiz, tek başıma?
Sen ne baharsın, ne de yaz. Sen benim her mevsim açan gonca gülümsün deyip çekip gidiyorsun buralardan…
Anlayacağın kahramanı belli ama sonu belli olmayan hikâyeler yazıyorum yaşadıklarımdan yola çıkarak. Kimisinde genç yaşta yolunu kaybetmiş deli divane bir kadını, kimi zamanda ıssız sokaklarda yüreğinin kapılarını aralayan hem kalemine yoldaş hem de sevdasına sırdaş olan sevda emekçisi bir kadın olurum. Yani diyorum ki gamkam şimdi ne bir kapı var aralayacak ne de sıcacık dost sohbeti var sarılacak. Hava öylesine soğuk ki… Kelimeler nefesimi keserken duygular yüreğimi donduruyor. Anlayacağın çok üşüyorum çok… Her yer buram buram yalnızlık kokuyor ve ben amansız dalgalarla boğuşuyorum. Bir elimde dostluk rüzgârlarına hasret yüreğim, diğerinde köy kokulu ekmeğim. Öylesine yorgun ki yüreğim, sen güzel dost sendeki beni alıp gidince bende yazılacak çok da bir şey kalmadı. Yine bir çift ağlayan göz, yine yalnızlık kokan bir kalem…
Sabahın sessiz serinliği de olmasa
Üzerimdeki yorgunluğu dağıtacak, güneşe merhaba diyecek kimse yok.
Bir çift sokak lambası göz kırpıyor gidişine…/ Beyaz mavi öpüşlerin ardından…
Bir şairin sevdası olmak, bir de kalemi olmak zordur desem, Kemal Karslı şöyle der: “Anneler kadar sevilir, babalar kadar saygı duyulursun. Ne kadar haylaz olursan ol hiçbir yara dokunamaz tenine” diyerek noktayı koyuverirdi. Siz isteseniz de istemeseniz de şair sevdiğini yüreğinin en güzel köşesine koymuş, üstelik ona birde taht kurmuş kendisini de onun kölesi yapmıştır. Ne zaman ki sevdasını yaşayan insana kendini anlatmayı başarır o zaman dünyalar onun olur.”Göreceğini görüp seveceğini sevdi ya bu koca yürek. Bundan sonra atsa da olur atmasa da…” diyerek ‘Koca Yürek’ adlı şiirine beste bile yapmıştır. Bunu bizzat kendi sesinden dinledim ama ansızın gidişi nedeniyle kayıt altında yok maalesef. Acıyla yazmak yerine acıyı yazmayı denedim derken aslında onu acıtan şeyin aşk olmadığını bu zamana kadar yaşayamadığı bu duygunun zamansız çalmasıydı kapısını. İşte esas o zaman aşkın acısını yazmaya başlar ve o zaman azat olmak istese de bırakamaz, sevdikçe yazar yazdıkça da sever. Sevdasını tahttan indirmek şöyle dursun kimselerin ona dokunmasına bile izin vermez. Çünkü Kemal Karslı güzel dost şöyle der, “Her hükümdarın tahtı olduğu gibi, her yüreğin de bir köşkü vardır. Kimsenin tahtı kimsenin köşkünden büyük olmasa da buralarda kimin oturacağına hep sahipler karar verir. Köleler sahiplerden fazla olsa da asıl zor olan köle sahibi olmaktır” der. O yüzden tahtlarımızı biz kurar yine biz yıkarız. Onu kimselerin yıkmaya hakkı yoktur” der. Demek ki, tahta oturan kişinin hakkını verip vermediğini de yine kendisi zaman içerisinde öğrenmiş, onu da yüreğinin en güzel köşesine oturtarak şiirlerini topladığı Hanım Ağa adlı kitabıyla ölümsüzleştirmiştir. Zaten bundan sonrası Hanım Ağa’sına kalmıştır.
Evet güzel dost, yakıp kavrulan zaman mıydı yoksa dostluk ateşi miydi bilmem ama şimdi yürek dostum dediğin insanın nasıl olmasını beklerdin! Şu an yazdığım satırların bile anlamı yok… Dosta ayarlı zamanların satır aralarında geziniyor yüreğim. Şiir yürekli dostlar seni anlatmamı istiyorlar. Seni anlatmasına anlatırım da yüreğimin yarası yalnızlığımı hangi kelimeyle anlatacağım. Sevgiye hasret bir çocuğun gülüşünü, köpük köpük çağlayanlara karışan hayallerini ve gözümden süzülen yaşlara inat çılgınca sözlerine hasretimi nasıl dindireyim. Nefesim nefesine değmese de sözüm sözüne değer umuduyla yazmaya çalışırken uzatıp kollarımı sımsıkı sarılamıyor göğsüne yaslanıp hıçkıra hıçkıra ağlayamıyorum anlayacağın canım çok ama çok yanıyor. Bu tarifsiz acının mutluluk kadar dolu dolu olması gerektiğini, çığlık çığlık soluduğum her nefeste yokluğunun ne anlama geldiğini bildiğimden hem bedenim hem de duygularım altüst durumda. Evet, güzel dost biliyorsun zorlu yolculuklar ancak ve ancak dostlarla aşılır o yüzden bir daha senin gibi bir dost bulabilir miyim bilmiyorum ama ben seni çok ama çok özlüyorum. İyi ki birbirimizi tanıdık, iyi ki birbirimizle dost olduk. Dostluğunun yanında bana kattığın bu muhteşem güzellikler için sana minnettarım. Sensizliğe, dostsuzluğa alışmak zor olsa da zamanla bu zorlu yolculuğu bana bıraktığın kaleminle bir olan dostluk ateşiyle başaracağıma inanıyor ve her zamanki gibi saatleri beşe on kalaya ayarlıyorum… Kim bilir belki bir gün ararsın…
Gerçek anlamdaki arkadaşlığına, sevgine ve aşkına tanıklık ettiğim için kendimi mutlu insanlar arasına koyup, dostluğumuzu sonsuzluğun kollarına bırakıyorum bilesin… Sayıları az da olsa gerçek mutluluklar yalnız ve yalnız onlarla yakalanır.
Evet, güzel dost her ne kadar şu anki yazımda çok şey anlatmasam da; senin söylediğin gibi ömrüm yeter şu anki duygusallığımı bir kenara bırakırsam emin ol ki senin istediğini yapacağıma söz veriyorum. Hadi büyük şairim her zamanki yaptığımız atışmalarımızdan ve mesajlarımızdan birer söz ile noktayı koyalım ki eşitlik sağlansın, ne dersin!
Kemal KARSLI – Evet güzel insan, bizler şafağın mutlu yorgunları. Günü rengimize boyamanın hevesiyle dinlenmeye gidiyoruz. Yarın bugünden daha güzel olduğunda bir daha yorulacağız. Haydi yorulmaya…
Evet büyük şairim; şafakla güne başlamak güzel ama yorulmak niye? İnsan mutluluktan yorulur mu? Yarının güzel olacağını biliyorsak ve renkleri de biz seçiyorsak insana demezler mi bu yorgunluk ne diye…
Nice güzel paylaşımlarda buluşmak üzere hoşça kal en iyi arkadaş, kalemime yoldaş ve en güzel dost hoşça kal…
Sevgiyle, Saygıyla ve Dostlukla,
Ruhun şad mekânın cennet olsun…
Yolun ışıklarla dolsun dizelerim yoldaşın olsun.

Tema Tasarım | Osgaka.com